8 Nisan 2014 Salı

Survivor Eda'dan ilginç sözler Survivor Ünlüler takımının ilk elenen ismi Eda Özerkan, yarışmayla ve adada yaşadıklarıyla ilgili çok özel şeyler anlattı. İlk başta insanlara güvendiğini belirten Özerkan ‘Adadaki erkekler, ‘Kadınlar daha çok dedikodu yapar’ tezini yıktı’ dedi.
Survivor’dan geleli kısa bir süre oldu. Alışabilidiniz mi geri döndükten sonra?

Yaklaşık iki hafta oldu. Uzun zamandır yemek yiyemiyorum. Çünkü mide kabul etmiyor. 10 gram yiyorum, 11’de mideye sinyal gidiyor ve çıkarmak zorunda kalıyoruz. Az az beslenip, sıvı şeyler tüketmeye çalışıyorum. Çok uzun süre etsiz kaldım. Gelir gelmez et yedim ve yer yemez lavaboya koşturmak zorunda kaldım. Hâlâ eskisi gibi yemek yiyemiyorum. Duşa girmek istedim yarım saat duşa baktım. Yatakta yatamadım, yere yastık yorgan atıp yerde yattığım bile oldu. Sabah 5’te bile gözlerim açık.

İÇİMDEKİ AmazonU AİT OLDUĞU YERE GÖTÜRMEK İSTEDİM

Dışarıdan çok naif ve kolay incinebilen biri gibi görünüyorsunuz. Survivor’a gitme kararını nasıl aldınız?

O adrenalini, heyecanı sonuna kadar yaşamak, içimdeki amazonu ait olduğu yere götürmek istedim. İçimde hakikaten bir amazon var. Normal hayatımda da hareketli ve adrenalini tavan yaşayan bir insanım. Lunapark manyağıyımdır. Mesela benim korkularım vardı. Böcek gördüğüm zaman koşarak kaçardım, tiksinirdim. Şimdi Survivor’a gittim, korkuyla yüzleştim. Yılanı canlı canlı elime alıp oynadım. Kendini keşfedebileceğin tek yer Survivor.

Sizi en çok zorlayan şey ne oldu adada?

Havanın sıcaklığı ve açlık… Dayanmasına dayanıyorsun. Ben açsam, karşı taraf da aç… Herkes aç! İlk yattığımızda tahta baraka çok zorladı. Oranın yağmuru da barakanın içine girdi, nemliydi ve üşüdük. Böcek korkusundan kapşonla yüzümüzü kapatıp, komple battaniyeyi örtüyorduk. Uykudan çok uyandım, gece çok altımızdan bir şeyler geçti.  Palmiyeleri ne gezdiğini görmek için çıkardık.

GECE ÜÇTE TUVALET İÇİN KOŞARAK ORMANA GİTTİM

Adada daha fazla devam etmeyi mi bekliyordunuz?

Sonuna kadar giderdim arkadaşlarım adaletli davransaydı. Tereddütüm yoktu. Her türlü şartı göze alarak gittim. Tuvalet yok. 4 kız ormanın derinliklerine gidiyorduk. Her an karşımıza her şey çıkabilir diye. Mümkün olduğu kadar o işleri geceye bırakmıyorduk. Hava kararmadan tuvalet işini bitiriyorduk. Bir defasında Hindistan cevizini çok tükettiğim için onunla ilgili bir anım oldu. Duygu ‘Karın ağrısı yapar çok yeme’ demişti. Ben de ‘Duygu o kadar açım ki, umrumda değil’ demiştim. Yedim, gece saat 3 gibi hava zifiri karanlık, o karın ağrısıyla ormana nasıl gittiğimi bilmiyorum. O an gözün hiçbir şey görmüyor yılan çıktı, fare çıktı… Nasıl gittiğime inanamadılar.


Demet Akalın’ın size ‘Süs bebeği’ yakıştırması çok sert değil miydi?

Onun kararını kendi veremez. Kimsenin haddi değildir ‘Eda buraya yakışıyor veya yakışmıyor’ demek. Benim kararıma saygı duymak zorundalar. Bu bir. Sınırlarını aştı, o sınırlara uygun çerçevede yapsaydı cevap bile vermeyecektim. Sizin söylediğiniz şarkıcı eleştiri yapmadı. Her zamanki yaptığı şeyi yaptı. Bir sanatçının örnek olması lazım. Detayına girdim çok fazla haddini aşmış. Survivor ‘Hadi kek börek yap, izleyelim’ gibi kolay bir mantık değil. Bir gün aç kal bakalım ne yapacaksın? Bu ‘ben mikrofonu alayım, arkadan müzik gelsin. Bir saat sonra sahneden ineyim’e benzemez. Kusura bakmasınlar.

DEDİKODULARIN ELEBAŞI AKIN’MIŞ!

Pişmanlık duyduğunuz kavgalarınız oldu mu adada?

Ben orada pişmanlık duyacağım hiçbir şey yapmadım. Savunduğum her şeyin arkasından koştum. Ahmet’le problemlerimiz vardı ve onun yüzüne ‘Samimiyetsizsin’ dedim. Hep şöyle bir tez var, kadınlar dedikodu yapar. Programı çıktıktan sonra izledim. Erkeklerimiz bu tezi yıkmış. Genelleme yapmıyorum. Özellikle üçlümüz var, Akın, İsmail, Ahmet. Maşallah bir kulistir gidiyor. Madem bu kadar cesaretliysen çık karşıma konuş. Biz Akın’la çok iyiydik. Ben hep Ahmet’le tartışıyordum. Meğer asıl elebaşı Akın’mış. Şok bende. Beraber yarışırken ‘Edacım süpersin, erkek olarak böyle yarışamadım’ diyor, sonra alevliyor. Şimdi Duygu’ya oynuyorlar, çünkü amaçları kız göndermek. Hep son sayılara İsmail’i koyup ‘Onun sayesinde ödül aldık’ gibi gösteriyorlar.

Kendi tavrınızdan memnun musunuz adadaki olaylara karşı?

Bana yaptıklarının aynısı. Hikaye aynı, senaryo aynı, sadece oyuncular farklı.  Birazcık söylediğin şeyin arkasında olacaksın. Bazı arkadaşlarım bunu yapamadılar. Ben bayan olduğum halde yapabildim. Ben giderken İsmail hakkında uçakta coştuk, iyi ki var, çok eğleneceğiz derken farklı yönlerini gördüm. Doğru söyleyeni dokuz köyden kovdular. Ben doğru söyledim. Ben devamlılığımı hep korudum. Ben karakterimi Survivor’da bırakmadım. Benim için asıl güç karakter gücüdür.

‘BEN BU ADAYA FAZLAYIM’ DİYE DÜŞÜNDÜM

Adadayken en çok neyi özlediniz?

Bazı insanların ikiyüzlülüklerini görünce bir an iç sesin ‘ben buraya, bazı insanlara fazlayım’ diyor. Açıksözlü olmamak gerekiyor. Etrafına bakıyorsun, bazı insanlar kapalı kutu. Oradaki en büyük rahatlığımız her şeyden bihaber olmaktı. Bayağı bir temizlenerek buraya geliyorsun.

Bir çok ünlü makyajsız yakalandığında gazetecilere çok sinirleniyor. Siz orada 17 gün en doğal halinizle yer aldınız.

Ben günlük hayatımda hiç makyaj yapmam. Steril bir hayat yaşıyorum. Pazara gider, markete gider evde ablamla temizlik yaparım. En büyük artısı Survivor’un şu oldu: Artık daha rahat makyajsız çıkıyorum. İnsanlar alıştı. Benim zaten egolarım yoktu.

Kendinizi çok zayıf buluyor musunuz?

Çok zayıfladım. Kilo verince direk yüzüm çöküyor. Üç haftada 5 kilo verdim. Boyum 1.75, şu an 50 kiloyum. Her gittiğim yerde şaşırıyorlar.

Peki sizce Survivor’ı kim kazanacak?
Ünlüler’den Tolga ya da Gökhan, Gönüllüler’den Yiğit. Son dörde Turabi de kalır bence.

O ÜÇLÜYLE ASLA BİR ARAYA GELMEM

Döndükten sonra insanlardan nasıl tepkiler aldınız?
Şahane. %95’i ‘çok karakterliymişsin, düzgünmüşsün, lafının her zaman arkasındaydın ve giderken Ahmet’i öpmeyerek bunu gösterdin’ dediler. Hiç ikiyüzlü değilim. Görüşmeyeceğim üç isim var: İsmail, Akın, Ahmet. Ama profesyonel olarak işle alakalı bir araya gelirim. Ama özel hayatıma girmeyecek insanlar.

Kaynak: Akşam

4 Nisan 2014 Cuma

Antalya'nın dağlarında henüz kar erimezken, Eda Taşpınar deniz ve güneş sezonunu açtı.

Yaz, güneş ve bronzluk denilince akla ilk gelen isimlerden olan Eda Taşpınar, sezonu erken açtı. Henüz Nisan başında olmamıza rağmen ikoncan; deniz ve güneş keyfi yaptı.

Eda Taşpınar sezonu erken açtı

Antalya'daki ecza fuarında bronzlaştırıcı ürünlerini tanıtan Eda Taşpınar, güneşi görünce dayanamadı.

Şezlongumu özledim
Kendisini hemen deniz kenarına atan ikoncan, önce yağını sürüp güneşlendi. Antalya'da henüz karlar erimemesine rağmen kendisini serin sulara atan Eda, son günlerde "şezlongumu özledim" mesajlarıyla sezonu erken açacağına dair ilk sinyalleri vermişti.






Dünyanın en seksi plajlarından içinizi ısıtacak görüntüler...

Matira Plajı, Bora Bora Adası, Tahiti

Copacabana Plajı, Rio de Janeiro, Brezilya

İpanema Plajı, Rio De Janeiro, Brezilya

Patong Plajı, Phuket, Tayland

Folegandros Plajı, Yunanistan

Tenerife Plajı, Kanarya Adaları

Grande Plajı, Biarritz, Fransa

La Digue Plajı, Seyşeller

Ko Phi Phi Don Adası, Tayland

Bazı plajlar ise "Çıplaklar Plajı" olarak nam salmış durumda. İşte dünyanın dört bir yanındaki çıplaklar plajları...

Bakers Plajı, San Fransisco, ABD

Plakias Plajı, Girit Adası, Yunanistan

Kırmızı Kumsal, Santorini, Yunanistan

Samurai Plajı, Queensland, Avustralya



3 Nisan 2014 Perşembe


Siyasiler de selfie çılgınlığına kayıtsız kalamadı. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik ve Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek birlikte selfie pozu verdi.

Çelik'in çektiği selfie pozunu paylaşan Melih Gökçek, fotoğrafla birlikte şu tweet'i kaydetti:

"İLK SELFİE Ak Parti İLDEN...BEN, GN BŞK YRD'MIZ Hüseyin Çelik, ANKARA MV TÜLAY SELAMOĞLU, İL BŞK MURAT ALPASLAN..."

Kelly Brook, çekime kaldığı yerden devam etti. Elbette onu adım adım takip eden gazeteciler de fotoğraflarını çekmeye.

Özel hayatını fazla saklamaya gerek görmüyor. Basınla ne zaman karşılaşsa güler yüzle sohbet edip poz veriyor..




Tek başına tatil yaptığı sırada fotoğraflarının çekildiği fark ettiği anda da güzel görünmek için elinden geleni yaptı.

Brook geçen hafta sonunu Miami'de geçirdi.Brook zaman zaman çevredekilerle şakalaştı.

Brook kimi zaman çekim aralarında fotoğrafçılarla sohbeti de ihmal etmedi.
Bir süre önce eşi Orlando Bloom'dan boşanan top model Miranda Kerr, öyle bir itirafta bulundu ki...

Yıllarca Victoria's Secret iç giyim markasının meleklerinden biri olan Miranda Kerr, GQ dergisinin İngiltere edisyonuna samimi açıklamalarda bulundu. İngiliz basınından The Daily Mail'in sitesinde yer alan habere göre; dergiye verdiği röportajda "Bütün biseksüel fantezilerini yaşamak" istediğini söyleyen 30 yaşındaki bir çocuk annesi Kerr "Hem kadınlara hem erkeklere saygı duyuyorum. Keşfetmek istiyorum. Asla 'asla' deme" açıklamasında bulundu.

 Boşanmasının ardından yeni aşk dedikoduları ile gündeme gelen süper model Miranda Kerr'in eski kocası Orlando Bloom da İngiliz The Times Magazine'e verdiği röportajda ''Ömrümüz boyunca birbirimizin hayatında olacağız. Çünkü bizim bir çocuğumuz var. Birbirimize hep saygı duymamız ve oğlumuz Flynn'in de bunu anlaması benim için çok önemli'' şeklinde konuştu. Yakışıklı oyuncu Bloom "Her zaman eski eşiyle birbirlerine yakın olacaklarını da" sözlerine ekledi. 2010 yılında hayatlarını birleştirenve 6 ay önce boşanan Bloom ve Kerr'in, Flynn adında üç yaşında bir oğlu bulunuyor.


Bensu Soral, InStyle için modellik yaptı. Çekim sonrası derginin sorularını da yanıtlayan oyuncu, aşkla ilgili şunları söyledi:

“Erkekte ilk dikkat ettiğim şey konuşurken gözümün içine bakmasıdır, akabinde giyim tarzına şöyle bir bakarım.”
Bu kez fazla abarttı.

38 yaşındaki ünlü fitness modeli Jennifer Nicole Lee, tatilini geçirdiği Miami'deki bir otelin havuzbaşında paparazzilere öyle bir şov yaptı ki.




31 Mart 2014 Pazartesi

Sarıgül neden kaybettiğini açıkladı
Mustafa Sarıgül seçim sonuçlarını bir basın açıklaması ile değerlendirdi.

İşte Sarıgül'ün o açıklaması:
Olağanüstü bir dönem yaşayan ülkemizde; gerçek demokrasi için, ötekisi olmayan bir İstanbul’un mümkün olduğunu göstermek için, birlikte sevgiyle yaşanabileceğini göstermek için, İstanbul’un yüzde 50’sinin değil yüzde 100’ünün kucaklanabileceğini göstermek için, Partimin ve İstanbullu yurttaşlarımın bana verdiği tarihi sorumluluğun bilincinde yerel seçimlere katıldım.

Bu seçimlerin her anlamda kolay geçmeyeceğini çok iyi biliyordum. Bu karanlık dönemi aydınlatmaya çalışırken, seçim sürecinin ve gecesinin karanlık oyunlarla dolu olacağını siyasi tecrübem bana gösteriyordu. Gerçek demokrasiyi yerleştirmenin, değişmez kılmanın kolay bir yolculuk olmadığını biliyorum. Bunu bir kez daha gördük.

Ben bu yolculukta, halkımın bana verdiği sorumluluğun tüm gereklerini yerine getirdiğime kalpten inanıyorum. İstanbul’da yapılabilecek her türlü çalışmayı yaptık. Ben ve arkadaşlarım bu seçim sürecinde siyasi nezaketimizi koruduk. Yapılan bütün provokasyonlara karşın, yurttaşlarımıza projelerimizi anlatmak için gece gündüz çalıştık. Ama seçim öncesi yaşananlar seçimleri yerel seçim olmaktan çıkardı.

Türkiye genelinde alınan sonuçlar şunu gösterdi: Hak ve özgürlükler için, demokrasi için, inançlara saygılı laiklik için önümüzde çileli bir yolculuk var. Çocuklarımızın çağdaş bir Türkiye’de yaşaması için bu yolculuğu sürdürmek boynumuzun borcudur. 

İsterdim ki şaibesiz, şüphesiz, tertemiz bir seçim olsun ve bu seçim demokrasi yolunda önemli bir kilometre taşı olsun. Ama seçim döneminde yaşadığımız zorluklar, seçimlere sayılı günler kala kapatılan Twitter ve YouTube... seçim bürolarımıza ve otobüslerimize yapılan saldırılar... Seçime iki gün kala sahte SMS mesajlarıyla adaylıktan çekildiğim yolunda yalan haberler yayılması… Kadıköy mitinginin iptal edildiğine dair sahte haberler yapılması… Seçim gecesi olacakların da ipucunu veriyordu. Zamanlaması manidar olan elektrik kesintileri, ortalarda dolaşan oy torbaları ve benzeri olaylar bu seçimlerin siyaset tarihimize temiz geçmesine engel olmuştur.

Her şeye karşın Cumhuriyet Halk Partisi olarak İstanbul’da bugüne kadarki en yüksek oyumuzu aldık. İstanbul’da bu oy oranına ulaşmamız elbette bizim için teselli olamaz. Mazeretlere sığınmak siyasi karakterime aykırıdır. Yapmamız gereken daha çok kenetlenerek, hiç zaman kaybetmeden yarından itibaren dünden daha hırslı çalışmaya başlamaktır.

Bu güzel ülkenin, demokrasi yolculuğunu sabırla ve inançla kesintisiz sürdürmesi gerekiyor. Bıkkınlık, çaresizlik, umutsuzluk bize yakışmaz. Görmeyen gözlere, duymayan kulaklara gerçekleri göstermek ve duyurmak için sabırla yolumuza devam edeceğiz. İstanbul’da ve Türkiye’de görevimiz ve sorumluluklarımız devam ediyor.

Bu kampanya sürecinde İstanbullulardan büyük ilgi ve destek gördük. İstanbul’a şükran borçluyuz. Bu süreçte Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’ndan büyük ilgi ve destek gördük. Kendilerine şükran borçluyuz. Bu süreçte başta İstanbul İl Başkanımız Oğuz Kağan Salıcı olmak üzere Cumhuriyet Halk Partisi örgütünden büyük ilgi ve destek gördük. Örgütümüze şükran borçluyuz. Bu süreçte değişim gençliğinden, değişim kadınlarından unutulmaz destek gördük. Onlara şükran borçluyuz. Böylesine büyük destek bizim sorumluluklarımızı arttırıyor. Sonuçların her koşulda İstanbul’a ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.