Ailenin yanından ayrılıp kendine ait bir eve taşınmak, her türk gencinin en büyük hayallerinden biridir. Özellikle lise çağındayken annesi çalışmayanlarda ayrı eve çıkma isteği bir tutku halini almıştır, çünkü her türk ergeni amerikan pastası tarzında ottan boktan filmleri izleyerek büyümüştür.
Bu filmlerde her isteyenin annesi, babası evdeyken sevgilisini getirip rahat rahat seviştiğini, her akşam partilerde milletin; ağızlarına fıçılardan bira fışkırtıp,acayip seksi danslar edip sonra tavşanalar gibi seviştiğini görmüş ve kendi durumuna bakıp imkansızlıkları görüp iç çekmiştir. Bir kızı eve getirmek için ikna etmek, federeri çim kortta yenmek kadar zor iken, bide kızı eve getirmeyi annenin altın gününe gittiği bir ana denk getirmen lazım ki bu; tek yüzüğü, Mordor topraklarına ulaştırıp, Hüküm Dağı’nın alevlerinde yok etmekten daha zordur. Annenin gittiği günü öğrenirsin kız ikna olmaz, ‘bugün amcamalar geliyormuş babam erkenden evde ol dedi” der, gel bak ders çalışacağız havuz problemi anlatırsın bana diyerek, kızı ikna edersin tam ama bu sefer ev boş olmaz. beklersin boş günü, o gün gelir yarın bana geliyorsun demi dediğinde ”olmaz regly oldum ben her yerim ağrıyor” deyip seni mutsuzluk çukurunun dibine atar.
Yani azizim çok zordur çok , boş ev ve kızı bir araya getirmek işte bu zorlukları yaşayan bütün bünyeler, dört tane şehirdeki (ankara, izmir,istanbul,eskişehir) bir üniversiteyi kazanıp ayrı eve çıkma hayaliyle yanıp tutuşurlar çünkü hep akıllarında ”üniversitede kızlar teklif ediyormuş olum” kalıbı vardır ve zannederler ki bu şehirlere gelip bir öğrenci evi edinirlerse; bir gece güzel göğüslü, yuvarlak kalçalı sarışın aslı ile, bir gece mavi gözlü siyah saçlı deniz ile, bir gece esmer tenli, uzun bacaklı gizem ile sevişecek, hatta içinden derki ”azıcıkta şansımız yardım eder ise beyaz tenli kızıl saçlı 1.85 boyundaki afet burcuyla bile yatabiliriz”.
Lisede iken bu hayallerle yaşayan gençler üniversiteye gelince, ilk yıl yurtta kalırlar şehri tanımak ortamı falan tanımak için, ki bence de gereklidir yurtta kalmak, yurt hayatı da ayrı bir okuldur güzel dostluklar kurulur ama yurtta en fazla bir yıl kalınıp sonra eve çıkmak en makbulüdür. İşte buradan sonra konu ikiye ayrılıyor sevgili okuyucu, üniversitedeyken eve çıkanlar ve çıkamayanlar diye. Ve ben 1 yıl yurtta kaldıktan sonra eve çıkma hayalleri kurarken babam emekli olup, ailece benim yanıma taşındıkları için öğrenci evi hayallerim suya düştü, benim yaşadığım mutsuzluk yanında umut sarıkaya’nın mutsuzluk tanımları bok yemiş, o derce mutsuzdum okurken.
Ben üniversite hayatım boyunca ailemle yaşadığım için ayrı eve çıkma hayallerim devam ediyordu. Bu ayrı eve çıkma isteğinin çeşitli sebepleri var sevgili okur bunları şöyle sıralayabiliriz.
1) Artık belirli bir yaş gelip büyük şehirde olduğun için ve gerçek anlamda sevgililerin olduğu için, yukarıda bahsettiğim kızı zorla ikna edip eve getirme gibi çocukluklarla uğraşmazsın, zaten sevgilin de istiyordur sevişmeyi. amma ve lakin, ”bütün ankaralılar üniversiteyi ankara’da okur” kuralından dolayı kız arkadaşın da ailesi ile yaşıyordur (Ya da evet ben bir bahtsız bedeviyim) rahat sevişemezsin, hatta çok zordur sevişmek. Hep evi olan birilerine muhtaçsındır, hep şimdi annem gelecek, şimdi kaynanam gelecek stresi vardır, bazı zamanlar bu stres öyle büyür ki aletinin büyümesini engeller. Yani rahat rahat sevişeceğin günün hayallerini kurarsın, geceleri sabahlara kadar ”bir evim olsun artık ne olur” diye ağlarsın.
2) Çeşitli akrabalar gelir, anne kim geliyor diye sorduğunda sadece boş gözlerle baktığın cevabı alırsın: ”babanın amcasının oğlunun karısının kardeşinin dayısı gil geliyor” sen sadece ”hııımm” deyip dönersin odana. Ve gelirler konuşur da konuşurlar ”sen var ya küçücüktün gördüğümde ben seni, böyle cıbıl cıbıl geziyordun ortalıkta” tarzında kimseye faydası olmayan ama seni utandıran şekilde laflar ederler. En büyük hatayı yapıp yanlarına gitmezsen; ”geçen abuzer abinin yanına gittik, oğlu bi hoş geldin demedi üniversiteli olunca şımarmış bu çocuk” şeklinde arkadan konuşurlar.
3) Rahat sevişemezsin.
4) Gelip de kalanları vardır bide bu akrabaların,bunlar tuvaleti, banyoyu hep ihtiyacın olduğu anda işgal ederler, normalde sabah uyanıp donla işemeye gidip, sonra uykuna devam edersin ama her an karşına bir akraban çıkma riski olduğu için artık pijamanı giymelisindir ve pijamayı arayıp üstüne giyene kadar bütün uykun kaçar, kendine lanet edersin. Hadi uyudun tekrar diyelim ama ”misafirlikte fazla yatılmaz 8 da kalkılır en geç 9 da kahvaltı yapılır” kuralından dolayı bağıra çağıra kahvaltı yaparak senide uyutmazlar.
5) Rahat sevişemezsin.
6) Annen olur olmadık zamanda çamaşır makinesi, elektrikli süpürge,saç kurutma makinesi gibi, kafa siken makineleri çalıştırır sinir sistemini alt üst eder.
7) Rahat sevişemezsin.
8) Bazen yalnız kalmak istersin, hiç konuşmamak, sadece yatmak, susup oturmak istersin ama annen ve baban seni merak eder, soru sorar (haklı olarak seni düşündüğünden) sen ters bir cevap verirsin üzülürler, sonra sen onları üzdüğün için daha çok üzülürsün.
9) Rahat sevişemezsin.
10) Dostlarını istediğin zaman eve çağırıp içip, sıçıp, dağıtamazsın.
11) Rahat sevişemezsin.
12) Kaç yaşında olursan ol, kadın ol erkek ol ailenle aynı evde yaşıyorsan, 2 gece üst üstte dışarıda kaldığında ertesi gün sorular başlar, ‘yeter artık evin yolunu unuttun’ ‘bu gece de dışarıda yemeyeceksin değil mi’ gibi lafları yersin.
13) Rahat sevişemezsin.
14) Doğanın kanunu gereği en az 2 hafta da bir babanla, ortada fol yok yumurta yokken kavga edersin.
15) Rahat sevişemezsin.
16) Müziğin sesini istediğin gibi açamazsın hep bir rahatsız olan bulunur.
17) rahat sevişemezsin.
Evet burada yazılanlardan da anlaşıldığı gibi, sadece istediğim zaman sevişmek için ayrı bir eve çıkmak istiyorum sevgili okur, ama az kaldı az bir gün benim de kendi evim olacak, hatta o zaman yüksek lisansa başlayacağım, hem memur hem de öğrenci evi olacak.