9 Mart 2013 Cumartesi




4 yıldır evli olduğu eşiyle ilişkiye giremeyen Ö.A.G, tedavi için gittiği jinekoloğun tecavüzüne uğradığını öne sürdü. Jinekolog hakkında 18 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.

Vatan'ın haberinde göre; İstanbul'da öğretmenlik yapan Ö.A.G (32) vajinismus (cinsel ilişkiye girememe) rahatsızlığı nedeniyle Jinekolog Dr. C.K.'nın Şişli'deki muayenehanesine gitti. Dr. C.K. genç kadına 3 haftalık bir tedavi sonunda iyileşeceğini söyledi. İddiaya göre, Dr. C.K. ikinci seansta yalnız gelen genç kadına alt iç çamaşırlarını çıkarmasını söyledi ve vajinasına parmaklarıyla egzersizler yaptı. Bu arada tedaviyle ilgisi olmayan anlatımlarda bulundu ve daha önce birkaç hastasıyla ilişkiye girdiğini söyledi.

"BEN DE ERKEĞİM"

4 Ağustos 2012 tarihinde gerçekleşen 3'üncü seansta Dr. C.K. bu kez vibratörle (yapay penis)genç kadına egzersizler yapmaya başladı. Yine iddiaya göre "sen çok güzel ve seksi bir kadınsın. Sen dilediğini dilediğin yerde dilediğin kişiyle yapabilecek özgür bir kadınsın. Şu anda neler hissediyorsun. Şehvetli bir şekilde gözlerime bak ve gözlerini benden ayırma. Bende insanım. Benimde bir erkek olduğumu unutuyorsun" dedi. Ardından da vibratör yerine bu kez kendi cinsel organıyla ilişkiye girdi. Yaşadıklarını eşine anlatan Ö.A.G. savcılığa başvurdu. Genç kadın, "Beni hipnozla uyuttu. Kendime geldiğimde ona karşı koyup muayeneden kaçtım" dedi. Yapılan soruşturmada sperm kalıntısı genç kadının sutyeninde bulunan Dr. C.K hakkında 18 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.

SUÇLANAN DOKTOR: TEDAVİ KAPSAMINDA

Dr. C.K. ise kendini şöyle savundu: "20 yıllık doktorum. Bu hastalık konusunda eğitim aldım. Kendisine anatomik olarak kadın yapısı ve cinsel ilişkinin kadına zarar vermeyeceği konusunda tıbbi bilgiler verdim. Yapılanlar tamamen tedavi kapsamında egzersizler ve psikolojik rahatlama konuşmalarıdır."



31 yaşındaki Kardashian Kourtney& Kim Take Miami adlı Tv şovundaki sözleriyle bu kez gerçekten sınırları zorladı.

Programın bu hafta başı yayınlanan bölümünde Kim ve kardeşi Khloe, Cosmopolitan dergisi için bir çekime gittiler. Bu arada Kim Kardashian derginin sorularını da yanıtladı.

Sevgilisi Kanye West'ten ilk bebeğine hamile olan Kardashian "eğer bir gün erkek olsa ne yapacağı" sorusuna şöyle yanıt verdi: "Eğer erkek olsaydım kendimle sevişmenin nasıl bir şey olduğunu bilmek isterdim" dedi.
haberler.com



  Gökçe Bahadır ile Cansu Tosun "Eve Dönüş: Sarıkamış 1915" adlı filmin gala gecesinde birbirine girdi!..

Başrollerini Uğur Polat, Nergis Öztürk ve Serdar Orçin'in paylaştığı "Eve Dönüş: Sarıkamış 1915" adlı filmin galası önceki gün Kanyon'da yapıldı. Yönetmen Alphan Eşeli; "Filmde niye savaş sahneleri yok?" sorusuna "Biz filmde savaşı değil; Sarıkamış'a giderken yaşanan açlığı, sefaleti ve soğuğu anlatıyoruz" diye yanıt verdi.
BAHADIR KIZDI

Galada, yayından kaldırılacak olan "Kayıp Şehir" dizisinde rol alan Gökçe Bahadır da vardı. Mini bir elbise giyen oyuncunun, geceye geç kalan rol arkadaşı Cansu Tosun'u azarlaması gözden kaçmadı.

Gecenin davetlilerinden Burcu Kara'nın, röportaj yaptığı sırada basın danışmanı tarafından apar topar uzaklaştırılması ise şaşkınlıkla karşılandı. Cem Hakko galaya hayat arkadaşı Ronit Gülcan'la katıldı ancak gazetecilere kızı Katia Hakko ile poz verdi. Gülcan ise Çiğdem Kayalı ile poz vermeyi tercih etti. Film; Sarıkamış Harekatı sonrasında terk edilmiş bir Ermeni köyünde hayatta kalma mücadelesi veren sekiz kişinin öyküsünü anlatıyor.


Kenan Doğulu'nun son 7 yıldır tablo koleksiyonu yaptığı, dünyaca ünlü birçok ressamın eserlerini biriktirdiği ortaya çıktı.

Kenan Doğulu'nun değeri 3 milyon lirayı bulan koleksiyonunda şu sanatçıların tabloları yer alıyor: Picasso, Fikret Malla, Burhan Doğançay, Devrim Erbil...

Kenan Doğulu, son yıllarda Gary Hume, Sema Culam, Burcu Perçin, Frederico Severino'nun da tablolarını koleksiyonuna kattı. Kenan Doğulu, birçok müzayedeye telefonla katılıp eser topluyor.

New York, Los Angeles, Londra ve Paris'ten de tablolar aldığını belirten Kenan Doğulu, "Henüz yatırımcı kafasında değilim ama ileride çocuklarım koleksiyonumu görünce, 'İyi ki babam bunları almış' diyecekler. Onlara büyük bir servet bırakmış olacağım. Beren de benim gibi düşünüyor. O da tablo ve heykel meraklısı. Gittiğimiz her yerin altını üstüne getiriyoruz. Paraları tablo ve heykellere yatırıyoruz. Başka bir lüksümüz yok bizim. Sanat en büyük yatırımımız" dedi.


Yazla birlikte bikini ve mayo mevsimi de geldi. Yapılan diyetlerle kilo veremeyen kadınlar fazlalıklarından kurtulmak ve vücutlarını şekillendirmek için estetik cerrahların kapısını çalıyor. Yaza fit bir vücutla girmek için de sıkı bir karın, popo ve bacaklara sahip olmak gerekiyor.

Vatan gazetesinden Türkan Hiçyılmaz, Acıbadem Fulya Hastanesi Estetik ve Rekonstrüktif Cerrahi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ferit Demirkan ile bacak ve popo estetiğini konuştu. Prof. Dr. Demirkan, çok sık kullanılan liposuction yönetimiyle ilgili merak edilenleri anlattı.

Bacaklardaki en büyük sorun bilek ve dizlerdeki yağlanmalar

Yaz gelirken kadınlar vücutlarının daha sıkı ve diri görünmesini istiyor. Türk kadının vücudundaki en büyük sorun yapısal olarak bazı bölgelerin daha fazla yağlı olması. Mesala bedenin üst kısmı 38, kalçalar 42 oluyor. Bu vücut tipine sahip hastalar ideal liposuction adayları. Hastanın yağ fazlası olan bölgeleri liposuction ile alınıyor. Bacak bölgesindeki fazlalıklar genellikle bileklerde ve dizlerde birikiyor. Diz kapağındaki şikayetler yağlanma ve kalınlaşma şeklinde oluyor. 30 yaşını geçen bazı kadınlarda ayak bileğinde yağlanma görülebiliyor.

Bu kadınlar için en güzel çözüm lazer liposuction. Çünkü lazerle çok daha ince bir işlem yapıyoruz. Yağın erimesinde spesifik bir dalga boyu var. Bu dalga boyunda çalışan ince uçlu liposuction'a özel lazerler var. Bu şekilde oradaki yağ tabakasını inceltip ısıtırak yağların erimesine sebep oluyorlar. Aynı zamanda sıkılaşma sağlıyorlar. Eskiden ayak bileği çevresine riskli olduğu için normal liposuction kalemleriyle girmiyorduk. Şimdi lazer liposuction ile ayak bileği çevresinde ve diz kapağında çok başarılı sonuçlar alınıyor. Ultrasonik liposuction sayesinde ise daha önce girmeye cesaret edemediğimiz bölgelerde ses dalgalarının yardımıyla yağ hücreleri patlatılıyor.

Pelvis kemikleri yüksek olduğu için Türk kadınının poposu geniş ve yassı

Bacak estetiği dendiğinde popo da içine giriyor. Türk kadınlarında pelvis kemikleri yapısı hem geniş hem de yüksek. Yüksek bir pelvis kemiğinin poponun görüntüsünde önemli bir etkisi var: Yumuşak dokuların daha geniş bir alana yayılması poponun geriye doğru çıkıntılı olmasını engelliyor.Brezilya poposunda en önemli özellik ise daha kısa bir kalça yüksekliğinde bu geriye yönelik çıkıntının belirgin olması, tabii hiç de az sayılmayacak bir genişliklikle beraber... GüneyAmerikalı plastik cerrahlar tarafından estetik üniteleri tanımlanan popo bölgesinde kemik yapıdan kaynaklanan olumsuzlukları düzeltebilecek 3 etkili yöntem var: liposuction, silikon protezler ve yağ enjeksiyonları.

Popo şekillendirmede; öncelikle bel ve poponun üst yan bölgelerinde yapılacak etkili bir liposuction ile poponun üst çerçevesi hazırlanıyor. Bel bölgesinde yağlar arasındaki fibröz bantlar klasik liposuction tekniğini oldukça zorlayan bir yapı, dolayısı ile burada ultrasonik veya lazerle yapılan liposuction daha iyi sonuç veriyor. Liposuction ayrıca kalçaların yan kısımlarını şekillendirmekte ve bacak geçişini düzeltmekte de kullanılıyor. Bu işlemden sonra sıra poponun arkaya doğru daha çıkıntılı olmasını sağlamaya geliyor. Burada eskiden beri kullanılan yöntem silikon protezler. Uygun protez seçilip kas içine yerleştirilirse sonuçlar iyi oluyor.

Son yıllarda daha ön plana çıkan teknik ise yağ enjeksiyonları. Teknolojinin gelişmesi ile artık yağ hücreleri daha az hasarla vücudun bir bölgesinden alınıp başka bir bölgelesine taşınabiliyor. Böylece popoya bir seansta 800 cc yağ transfer etmek ve bunun kalıcı olmasını sağlamak mümkün. Yağ enjeksiyonu ile popo büyütme hem daha doğal, hem de kilo ile değişebilen bir sonuç sağlayabiliyor. Yağ enjeksiyonlarına, destekleyici hücre karışımları ilave edilerek yağın kalıcılığını artırmaya çalışmak da yine son yıllarda üzerinde çok çalışılan bir konu.

Liposuction özenli yapılmazsa ciltteki çöküntüleri artırır

40 yaş sonrasında; yaşlanma ile başlayan, selülit ile devam eden, sarkmalarla sonuçlanan bir tablo oluşuyor. Bu tablonun tedavisinde selülit en büyük problem. Selülitli hastalarda liposuction yapmak biraz riskli. Çünkü selülit nedeniyle ciltte çöküntüleri oluşturan bağlar bazen derinlere kadar inebiliyor. Siz onların altını boşalttığınız zaman selülit pat diye aşağıya, içeriye çöküyor. Selülitli hastada liposuction dikkatli yapılmazsa, görüntüde bir kötüleşme bile söz konusu olabilir. Bu nedenle selülitli hastalar, mümkünse lazer liposuction tekniğiyle tedavi edilmesi gereken riskli kategorilerden birini oluşturuyor.

Brezilya poposunu erkekler beğeniyor Türk kadını tercih etmiyor

Kadın yüzü ve burnunda güzellik kriterleri tüm dünyada belli bir standarta oturmuş durumda. Bu konuda kadınlar ne istediklerini biliyor ve hatta istedikleri, estetiğin tanımında yer alan altın oranlarla örtüşüyor. Ancak konu kalça ve bacak bölgesine geldiğinde işler değişiyor. İdeal bacak uzunluğu konusunda yüz bölgesinde olduğu gibi Da Vinci'den gelen oranlar yok ve yapılan bilimsel çalışmalar popüler kültürün etkisini yansıtmakla eleştiriliyor. Bu çalışmalardan çıkan sonuç kadınlarda bedene göre daha uzun bacakların göze daha hoş göründüğü şeklinde. Ancak bu görüntü belki de uzun bacaklı '0' beden mankenlerin günümüzde ideal kadın olarak podyumlarda dolaşmasından kaynaklanıyor. K

alça ve bacak konusunda erkekler ve kadınların görüşleri de ayrılıyor: Erkekler, düzgün ve şekilli bacaklarla, kalçada dolgun bir görüntüyü beğenirken kadınlar bunun iki beden daha incesini tercih ediyor. Erkeklerin en çok beğendiği kalça şekli "Brezilya Poposu" olarak plastik cerrahi kliniklerindeki seçenekler arasında yerini aldı bile. Hatta erkekler arasında bile popo şeklini değiştiren bir hasta grubu var. Türkiye'de ise hanımlar geniş ve yassı bir basene sahip olmaktan dolayı mutsuzlar ve Brezilya Poposu onlara eskisinden de daha büyük bir basen çağrıştırdığı için bu konuya temkinli yaklaşıyorlar.

3 hafta boyunca korse giymek gerekiyor!

Bölgesel liposuction işlemleri lokal anestezi ile yapılabilir ama popo kaldırma işlemleri genel anestezi altında yapılıyor. Popo ameliyatı 3 saat sürüyor. Ameliyattan sonra hasta en fazla iki gece hastanede kalıyor. Popo bölgesine yağ enjekte edildiğinden bu yağların kaymaması için hastanın 4-5 gün poposunun üzerine oturmamasını istiyoruz. 7 günden sonra hasta günlük hayatına geri dönüyor. Liposuction işleminden sonra deride iz kalmıyor ve özellikle genç hastalarda cilt kendiliğinden kolaylıkla toparlayabiliyor. 3 hafta korse giyildikten sonra hasta normal hayatına dönebiliyor.

Liposuction'ı normal kilonuzdayken yaptırın

Liposuction uygulamasıyla bacak bölgesinde sıfır yağa kadar inebiliyoruz. Ancak bu çok istediğimiz bir şey değil. Çünkü liposuction bir kilo verme aracı değil, şekillendirme aracı. Bir seansta hastanın vücudundan maksimumum 12 kg yağ çıkarılabilir. Bacakları şekillendirdikten sonra estetik görüntüsünü korumak isteyenler öncelikle kilolarına dikkat etmeli. Sürekli kilo alıp vermek selülite neden oluyor. Bu nedenle liposuction yaptırmak isteyenlerin önce normal kilosuna gelmesini istiyoruz.

Kilodaki iniş ve çıkışlar yapılan işlemi olumsuz etkiliyor. Hasta liposuctiondan sonra kilo aldığında, kalan hücreler şişmanladığı zaman alınmış hücrelerin yerinde çukurluklar oluşabiliyor. Dolayısıyla liposuctiondaki temel sıkıntı kilo. Bu işlemden sonra kilo alırsanız, aldığınız kilolar başka bölgelere, yanaklara kollara gider... Sigara içen kadınlarda daha fazla esneklik kaybı ve sarkma söz konusu oluyor. Bu nedenle sigara içenler daha dikkatli olmalı.
Türk Kadını Güzellikte 9. Sırada

Çin resmi haber ajansı Şinhua, dünyanın en güzel kadınlarının bulunduğu ülkeleri sıraladı. Bir numarada kadınlarının güzelliğiyle ön plana çıkan Rusya'nın yer aldığı listenin dokuzuncu sırasında ise Türkiye bulunuyor. İŞTE TOP 10

 1- Rusya
 2- İspanya
 3- Hollanda
 4- Hırvatistan
 5- İtalya
 6- Almanya
 7- Çek Cumhuriyeti
 8- Danimarka
 9- Türkiye
10- İsveç

















İstatistiklerle Kadın 2012 araştırmasına göre,  işsizlik oranı, kadınlarda yüzde 10,8 düzeyinde bulunuyor. 15-24 yaş grubundaki  kadınlarda işsizlik oranı yüzde 19,9’a çıkıyor.

TÜİK, İstatistiklerle Kadın 2012 araştırmasının sonuçlarını açıkladı.

Buna göre, kadın nüfus, Türkiye nüfusunun yüzde 49,8’ini oluşturuyor.  Türkiye 75 milyon 627 bin 384 olan nüfusunda kadınların sayısı 37 milyon 671 bin  216’ya karşılık geliyor.

Kadın nüfusun yüzde 24,4’nü 0-14, yüzde 16,3’ünü 15-24, yüzde 31’ini  25-44, yüzde 19,8’ini 45-64, yüzde 8,5’ini 65 ve daha yukarı yaş grubundakiler  oluşturuyor.

Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi 2012 sonuçlarına göre, Türkiye’de 30,1  olan ortanca yaş, kadınlar için 30,6, erkekler için 29,5 seviyesinde yer alıyor.

Kadın nüfusun doğuşta beklenen yaşam süresi erkek nüfustan daha yüksek  düzeyde bulunuyor.

Doğuşta beklenen yaşam süresinin 2013 yılında kadınlar için 79,2,  erkekler için 74,7 yıl olması tahmin ediliyor. Düzenli olarak artan doğuşta  beklenen yaşam süresinin 2023 yılında, kadınlar için 80,2, erkekler için ise 75,8  çıkması öngörülüyor.
       
Kadınlar daha küçük yaşta evleniyor
İlk evliliğini 2011 yılında yapmış kadınların ortalama ilk evlenme yaşı  23,3 iken, bu yaş erkeklerde 26,6’ya çıkıyor.

Boşanma verilerine bakıldığında 2011 yılında 120 bin 117 çiftin boşandığı  görülüyor. Boşanma nedenlerine bakıldığında, eşlerin sorumsuz ve ilgisiz  davranması yüzde 26,6’lık oranla ilk sırada geliyor. Bu nedeni sırasıyla yüzde  23,4’le diğer nedenler, yüzde 20,8’le şiddet ve yüzde 16,8’le aldatma izliyor.

Evli çiftlerin ilk evlilikleri göz önüne alındığında, çiftlerin yüzde  93,7’sinin hem resmi hem de dini nikahla, yüzde 3’ünün ise sadece dini nikahla  evlendiği görülüyor. Akraba evliliği yapanların oranı yüzde 23,3, görücü  usulüyle, kendi görüşü sorulmadan aile kararıyla evlenenlerin oranı ise yüzde 9,4  seviyesinde bulunuyor.

Eğitim seviyelerine göre okullaşma oranlarında kadın ve erkekler arasında  önemli bir fark gözlenmiyor.

Okuryazarlık oranı kadınlarda yüzde 92,2 iken, erkeklerde yüzde 98,3’ü  buluyor. 2011-2012 öğretim yılında ilköğretimde okullaşma oranı kadınlarda yüzde  98,6, erkeklerde yüzde 98,8, ortaöğretimde okullaşma oranı kadınlarda yüzde 66,1,  erkeklerde yüzde 68,5, yükseköğrenimde okullaşma oranı kadınlarda yüzde 35,4,  erkeklerde yüzde 35,6 seviyesinde yer alıyor.

Kadınlar tütün ve tütün mamulünü bırakmayı erkeklerden daha fazla deniyor.

Tütün ve tütün mamulü kullananlar içinde bunları bırakmayı deneyen  kadınların oranı yüzde 44,9’a çıkarken, erkeklerde bu oran yüzde 41,8’de  kalıyor.
       
Memnuniyet oranı yüzde 70
Araştırmaya göre, çalışan kadınların yaklaşık üçte biri ücretsiz aile  işçisi durumunda bulunuyor.

İşgücüne katılım oranı, 2012 yılında kadınlarda yüzde 29,5 iken,  erkeklerde bu oran yüzde 71’e çıkıyor. İstihdam edilen kadın nüfus oranı yüzde  26,3’te kalırken, erkek nüfus oranı ise yüzde 65’e çıkıyor.

Ücretli veya yevmiyeli olarak çalışan kadınların oranı yüzde 54,3 iken,  kendi hesabına çalışan kadınların oranı yüzde 10,8 seviyesinde bulunuyor.   Ücretli veya yevmiyeli olarak çalışan erkeklerin oranı yüzde 66,5, kendi hesabına  çalışan erkeklerin oranı ise yüzde 22,3 ile kadınları geride bırakıyor.

İşsizlik oranı, kadınlarda yüzde 10,8, erkeklerde ise yüzde 8,5  seviyesinde yer alıyor. 15-24 yaş grubundaki genç nüfusta işsizlik oranı ise  kadınlar için yüzde 19,9’a, erkeklerde ise yüzde 16,3’e yükseliyor.

Çalışan kadınların yüzde 70,1’i, erkeklerin ise yüzde 71,2’si çalıştığı  işten memnun olduğunu belirtiyor.

0-5 yaş grubunda çocukların yaşadığı hanelerde çocuk bakımını yüzde 89,6  oranında anneler, yüzde 1,5’ini babalar üstleniyor. Çocukların yüzde 2,4’ünün  bakımı kreşler tarafından sağlanıyor.
       
Kadınlar siyasette geride
Kadınlar siyasi alana erkeklere göre çok daha az katılım sağlıyor.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki kadın milletvekili oranı 1935 yılında  yüzde 4,5 iken, 2012 yılında bu oran yüzde 14,4’e yükseldi. Kadın bakan sayısı  ise 1.


Kelly Brook mayıs ayında İstanbul'a yine geleceğim

Dünyaca ünlü İngiliz oyuncu Kelly Brook, reklam yüzü olduğu erkek markası AXE’ın yeni ürünü Apollo’nun dijital iletişim kampanyalarının tanıtım çekimi için bir günlüğüne İstanbul’a geldi.

Sessiz sedasız İstanbul’a gelen Brook için Boğaz manzaralı bir otel ayarlandı. Brook, twitter sayfasına “Odamın harika bir Boğaz manzarası var” notunu yazdı. Bu kez basının karşısına çıkmayan Brook, mayıs ayında Türkiye’ye yeniden gelecek.

Hollywood’un ünlü yıldızı Demi Moore (50), üç ay önce boşanma davası açan kocası Ashton Kutcher’dan (35) nafaka istedi.

Ünlü aktör, eşini Sara Leal isimli kızla tek gecelik ilişki yaşayarak aldatmış, çift 2011 Kasım’ında, altı yıllık evliliklerini bitirmişti. Los Angeles Üst Mahkemesi’ne başvuran Demi Moore eşiyle “şiddetli geçimsizlik” yüzünden ayrıldığını belirtirken, boşanmak için nafaka ve avukat masraflarının karşılanmasını talep etti. Kutcher, geçen yıl ABD’nin en çok kazanan TV yıldızı. Sadece “Two And A Half Men” dizinden 24 milyon dolar kazandı. New York Post gazetesine konuşan bir kaynak, Ashton Kutcher’ın Demi Moore’la evlendikten sonra çok para kazandığını söyledi. Aktrisin nafaka ile intiham almak istediği söyleniyor. Moore daha zengin 1990’ların en çok kazanan Hollywood yıldızlarından Moore’un 150 milyon dolar, Ashton Kutcher’ın ise 130 milyon dolar serveti var.


Rahim ağzı kanseri teşhisi konduğunda doktoru ona “Altı ayın kaldı” demiş. Asuman Dabak ise “Kanseri kabul etmiyorum, geldiği gibi geri gidecek” diyerek mücadeleye girmiş. Sonuç? Aradan yedi yıl geçti ve Dabak şimdi çok sağlıklı.

Birçok hayalinin ve planının olduğu, hayatının en verimli çağında, bir doktor “Altı ay ömrün kaldı” diyor. Anne olmak istediği bir dönemde, asla anne olamayacağını öğreniyor. Aşık olduğu sevgilisine, onu düşünerek; “Beni bırak git başkasıyla evlen” diyor. Sevgilisi onun yanında kalmayı tercih ediyor. Evlenme teklif edip eşi oluyor. Bu film gibi hayat hikayesinin kahramanı Asuman Dabak.
“Pis Yedili” dizisinde izlediğimiz Dabak; rrahim ağzı kanseri teşhisi konduktan sonra yaşadıklarını ve kanserle nasıl mücadele ettiğini anlattı...

 Bundan kaç yıl önce ve hangi belirtilere bakılarak rahim ağzı kanseri olduğunuz anlaşıldı?

Hikaye 2005 yılında, ara kanamalar ve ufak tefek sancılarla başladı. Sonrasında kanamalarım sıklaştı, ağrılarım arttı.

Hangi evresinde teşhis edildi?

En son evresindeydi. Çok yayılmıştı. Hasta psikolojisiyle uzaktan yakından alakası olmayan bir doktor; “Ben diyeyim altı ay, sen de yedi ay ömrün kaldı” dedi.

“İnsanlara hayır diyebileceğimi öğrendim”

 Ne hissettiniz?

“Hadi ya, o kadar mı az?” diye düşündüm. Hani birkaç sene olabilirdi ama altı ay! O altı ay bitinceye kadar, ne tür acılar ve sıkıntılar beni bekliyor acaba diye de düşünüyorsunuz. Saçma sapan bir duygu, sonu karanlık ve uçurum.

 Ama siz, hastalığı hiçbir zaman kabullenmeyenlerdensiniz...

Üzerinden altı sene geçti hâlâ daha hastalığımla ilgili bilgisayarda herhangi bir tuşa basıp, bir siteye girip bilgi almadım. Kanseri reddettim. “Hayır, bende olmaması gerekiyor, geldiğin gibi gideceksin” dedim.

Çocuk yapmayı istediğiniz bir dönemde mi oldu bütün bunlar?

Evet, çocuğum olsun, onunla güzel şeyler paylaşayım ve iyi bir insan yetiştireyim istiyordum.

Türkiye'de yasalar taşıyıcı anneliğe hâlâ izin vermiyor, değil mi?

Maalesef. Ne olur? Gidersiniz, herkesin yaptığı gibi yurt dışında yaparsınız ama ben bunu neden gavurda yapayım? Benim ülkemde neden yasal değil?

 Kanserden sonra hayattaki öncelikleriniz değişiyor mu?

Maddiyatı ve kariyer planlarınızda egolarınızın öne çıktığı her şeyi, “A ne saçmaymış” deyip kenara atıyorsunuz.

 Bu süreçte neler öğrendiniz?

Konuşarak her şeyin çözülebileceğini, hiçbir şeyi biriktirmemek gerektiğini öğrendim. İnsanları suçlamamaya başladım. Herkes kendi doğrusuna göre davranıyor. “Seni çok seviyorum ama bu konuda yardımcı olamayacağım” diyemezdim mesela. Ama şimdi insanlara hayır diyebileceğimi öğrendim. Daha evvel beni çok üzen, kahreden bir şeye, şimdi “olmuş
ne yapalım, çözümü ne” diye bakıyorum. Olmuyorsa da; “Düzeltmek istedik, olmadı” diyorum.

“Sevgilim niye hasta bir kadınla uğraşsın ki?”

 Bir kadın neden en zor gününde deli gibi âşık olduğu 14 yıllık sevgilisinden ayrılmak ister?

Seviyorsanız, git dersiniz. Sevmek, karşınızdakinin de özgür kalmasını sağlayabilmektir. Niye hasta bir kadınla uğraşsın? Yeri geldi altım temizlendi, sıkıntılı bir süreçti bu. O mutlu olmazsa, gözlerindeki mutsuzluğu görürsem, ben nasıl mutlu olurum? Zaten o ilişkiden ne hayır gelir? Ayrıca niye ben o adamın hayatına engel olayım? Ama o gitmedi.

 Eşiniz hep yanınızda mıydı?

Evet, evde yardımcımız olmasına rağmen sabah, öğle, akşam ilaçlarımı bizzat kendisi içirdi. Günlerce işe gitmediğini bilirim.

“Amacımız, bir engelliler üniversitesi”

Beşiktaş Belediyesi ile engellilerin meslek sahibi olması konusunda bir projeniz varmış...

Arsen Vakfı ile beraber böyle bir işe kalkıştık. Amacımız; engelleri ortadan kaldırmak. Toplumda engellilere, eve mahkum insanlar gözüyle bakılıyor. Ben ve benim gibi düşünenler bu vakfı kurdular. Ben de bir oyuncu ve eğitmen olarak ders vermek istedim.

 Projenin asıl amacı ne?

O insanların da bizler gibi her yerde iş bulabilmelerini sağlamak. Kurgu, seslendirme ve dublajı oturdukları yerden yapabilirler. Arsen Vakfı’nın amaçlarından biri de dünyadaki ilk engelliler üniversitesini kurmak.