türkiye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
türkiye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Ekim 2014 Pazartesi

Yeni kimliklerin parası Erdoğan’a mı gidecek?

Oran: Yeni kimliklerden gelecek 1,368 milyar TL nereye harcanacak? Bu parayla AOÇ’deki saray ve Erdoğan’ın özel uçağının maliyeti mi karşılanıyor?

Yeni çipli kimlik kartlarının aralık ayından itibaren vatandaşlara 18 TL karşılığında dağıtılmaya başlanacak olması, 76 milyon vatandaştan toplanacak 1 milyar 368 milyon TL’lik meblağın ne yapılacağı sorusunu gündeme getirdi.

Akıllı kimlik kartı fiyatı açıklandıAkıllı kimlik kartı fiyatı açıklandı
Bu paranın akıbetinin peşine düşen CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Doğuştan gelen bir hak olan vatandaşlığın göstergesi kimlik kartı için neden para alınıyor? Toplanacak 1 milyar 368 milyon TL’lik para nereye harcanacak? Kartın maliyeti 5 TL ise neden vatandaştan fazladan 988 milyon TL daha toplanacak? Bu parayla AOÇ’deki saray ve 12. 
Cumhurbaşkanı’nın özel uçağının maliyeti mi karşılanıyor? Suriyelilere yapılan yardımın açtığı 4 milyar TL’lik bütçe deliğinin 1/3 mü kapatılacak?” diye sordu.
Kartın maliyeti nedir?
Ak Saray’a ithal ağaçAk Saray’a ithal ağaç
CHP’li Umut Oran, konuyu soru önergesiyle TBMM gündemine taşırken, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e şu soruları yöneltti:

- Yeni kimlik kartlarının Aralık ayından itibaren dağıtılacağı ve vatandaşın bu kartları 18’er TL ödeyerek alabileceği bilgisi doğru mudur? Bu kartların maliyeti kaç TL’dir?
Vatandaşlık göstergesi kart satılır mı?
- Doğuştan gelen bir hak ve vatandaşlığın göstergelerinden birisi olan kimlik kartı alımı için neden vatandaştan para talep ediliyor? Bu parayı öde(ye)meyenler kimlik kartı olmadan mı yaşayacak?
Neden vatandaştan fazladan 988 milyon TL toplanıyor?
- 76 milyon vatandaşımızın 18 TL karşılığında kimlik kartlarını teslim alması durumunda elde edilecek 1 milyar 368 milyon TL’lik para nerede kullanılacak?

- Bu kartların maliyeti 5 TL ise her vatandaştan fazladan 13’er TL alınmasının gerekçesi nedir? Kartların maliyeti 5 TL ise vatandaştan neden fazladan 988 milyon TL para topluyorsunuz?
Para, AOÇ’deki işgal sarayı ve özel uçak için mi kullanılacak?
- Yeni kimlik kartlarından elde edilecek 1 milyar 368 milyon TL’nin, Atatürk Orman Çiftliği arazisi içinde bulunan ve AOÇ arazisi işgal edilerek yapıldığı gerekçesiyle inşası mahkeme kararıyla durdurulan(!) ve 1,1 milyar TL harcanmasına rağmen halen yapımı bitmeyen yeni saray binasının devam inşaatlarında mı kullanılacak?

- Yeni kimlik kartlarından elde edilecek 1 milyar 368 milyon TL, TC-Tur tescilli Airbus 330-200 Prestige tipi 90 koltuklu, modifikasyonunun ardından 12. Cumhurbaşkanı tarafından kullanılmaya başlanan 400 milyon TL’ye malolan özel jet uçağın bütçede açtığı deliğin yamanması için mi kullanılacak?

Suriyelilere yapılan yardımın 1/3’ü çıkarılacak
- Ülkemizde bulunan Suriyeliler için bugüne kadar hangi kalemlerde toplam ne kadarlık harcama yapıldı, bu meblağın Cumhurbaşkanı’nın açıkladığı şekliyle 4 milyar TL’yi bulduğu bilgisi doğru mudur? Yeni kimlik kartlarından elde edilecek 1,3 milyar TL ile Suriyelilere yapılan yardımlar için harcanın paranın bütçede yaratığı deliğin 1/3’ü mü kapatılacak?

2 Eylül 2014 Salı

Habertürk Koordinatörü Erhan Çelik, arkadaşına hava atmak için Başbakan Ahmet Davutoplu'yla telefon görüşmesi yaptığı iddialarına Twitter'dan ateş püskürdü.


Erhan Çelik telefon skandalı haberine Twitter'dan yanıt verdi. Çelik'in bir arkadaşına 'hava atmak' için, elindekini telefonu Ahmet Davutoğlu'na verdiği yazılmıştı.

Gazeticeler.com sitesinde Adnan Berk Okan imzalı çıkan haberde "Erhan Çelik'in, gazetecilerle sohbet eden Başbakan Ahmet Davutoğlu'na cep telefonunu uzatıp biriyle konuşturmak istediği, Ahmet Davutoğlu'nun telefonu almak istemediği ve kaş göz işaretleri ile 'kim o diye' sorduğu ancak Erhan Çelik'in ısrarla 'sizi tebrik edecek' diyerek telefonu Davutoğlu'nun eline verdiği ileri sürüldü.

TELEFONDAKİ DE BİLMİYORDU İDDİASI

Habere konu olan iddia şöyle:

"Nezaketini bozmayan Ahmet Davutoğlu telefonu alıp konuştuğunda yanındaki gazeteciler şaşkın bakışlarla izlemeye başladılar. Zira telefondaki kişi kiminle konuştuğunu dahi bilmiyordu. Karşısındaki kişi 'kim olduğunu' sormuş olacak ki Davutoğlu'nun şöyle dediği duyuldu;

-"Evet ben Ahmet Davutoğlu’yum, resepsiyondayım”.

Telefonun diğer ucundaki kişi Davutoğlu olduğuna inanmayınca konuşma kısa sürdü. Ahmet Davutoğlu buz kesmiş bir halde telefonu Erhan Çelik'e iade etti. Şaşkınlığını da paylaşan Ahmet Davutoğlu, "Kim olduğunu anlayamadım, ben Suat filan dedi" diyerek durumu anlamaya çalıştı.

TELEFONDAKİ KONUŞAN KİŞİ ŞAKA SANMIŞ

İddiaya göre Erhan Çelik, arkadaşına hava atmak için Ahmet Davutoğlu'nu telefonla konuşturdu. Hattın diğer ucundaki arkadaşının ise Habertürk'te çalışan başarılı gazetecilerden biri olduğu ortaya çıktı. Söylenenlere göre bu kişi 'Konuştuğu kişinin Ahmet Davutoğlu olduğuna inanmamış' ve bunun bir şaka olduğunu sanmış.

ERHAN ÇELİK'TEN JET HIZIYLA YANIT

Erhan Çelik, bugün twitter hsabından yaptığı açıklamada, iddiaları yalanlayarak, o akşam yaşananları açıkladı.

Çelik iddia edilenin aksine telefonu Davutoğlu'na kendisinin uzatmadığını belirterek, "Sayın Başbakan'ın köşk resepsiyonundaki açıklamalarını canlı olarak telefonla editör masasına verirken gülerek 'Beni mi arıyorlar?' diyerek telefonumu alıp konuşmasını benim emrivakim gibi yazmak kelimenin en hafif deyimiyle haysiyet noksanlığı. Meslektaşlarım Serpil Çevikcan Nilgün Balkaç ve @handefrt ın önünde gerçekleşen durumun gerçeğinin bilinmesini istedim. İftira sahibi önce Allah'a sonra yargıya havale." ifadesini kullandı.

29 Ağustos 2014 Cuma


Bunların her tarafı örtü olsa ne yazar aq mun

"Vay Kekeç vay dilin kemiği yok at bire yalancı pelvan :) "


Star gazetesi yazarı Ahmet Kekeç, Ahmet Necdet Sezer hakkında söylediklerinde coştukça coştu. Ancak ikaz edilince özür de dilemedi.

Kanal 24’teki programa katılan Star gazetesi yazarı Ahmet Kekeç öyle sözler söyledi ki, bir an duraksadığında kendisi dahi söylediklerine şaşırdı.

Ahmet Kekeç dünkü program sırasında eski Cumhurbaşkanı Sezer’in Cumhurbaşkanlığı dönemine dair aynen şöyle dedi:

“Deprem olmuş, 10 binlerce insan ölmüş, Gölcük depreminden bahsediyorum. Cumartesi – Pazar diye dışarıya çıkmıyor. Çıkmıyor yani. Bir siyasetçiyi ara, bir depremzedeyi ara, olay yerine git.”

Ahmet Kekeç, Sezer hakkında bu yorumda bulundu ancak Gölcük depremi 17 Ağustos 1999 yılında oldu. Ahmet Necdet Sezer ise Cumhurbaşkanı olarak göreve 16 Mayıs 2000 yılında başladı. Yani, Gölcük Depremi sırasında Ahmet Necdet Sezer Cumhurbaşkanı değildi.

Kekeç programda söylediği bu yalanı gelen uyarıların ardından fark ediyor ancak hiçbir şey olmamış gibi konuşmasına devam ediyor.
Erdoğan çiftini kahkahaya boğdu
Çankaya Köşkü’nde dün akşam verilen resepsiyonda Erdoğan ile HDP'liler arasında ilginç diyaloglar yaşandı.

HDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder'in yaptığı espriler, Erdoğan çiftini uzun süre güldürdü.

Cumhurbaşkanlığı görevini devralan Recep Tayyip Erdoğan, devir teslim törenine katılan yerli ve yabancı konuklarını resepsiyonda ağırladı.

Milliyet gazetesi Erdoğan'ın Çankaya'daki ilk resepsiyonundan notları okurlarıyla paylaştı.

Konuklarıyla yakından ilgilenen Erdoğan'ın resepsiyona katılan HDP’li milletvekillerle yaptığı sıcak  sohbet dikkatlerden kaçmadı.

Erdoğan, Pervin Buldan, İdris Baluken, Hasip Kaplan, Nazmi Gür, Kemal Aktaş, Adil Zozani, Erol Dora ve Ağrı Belediye Başkanı Sırrı Sakık’ın bulunduğu masaya geldi.

Buldan, Erdoğan’ı “Hayırlı olsun sayın cumhurbaşkanım” sözleriyle karşıladı. Erdoğan, HDP’lilerden, bölgenin sorunlarına ilişkin bilgi aldı. Erdoğan, HDP’lilerle Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde yapımı süren havalimanı hakkında da bilgi alışverişi yaptı.

SAKIK AĞRI'YA DAVET ETTİ
Ağrı Belediye Başkanı Sakık ise TBMM’deki yemin töreni sonrasında ve resepsiyonda Erdoğan’la Ağrı’nın sorunlarına ilişkin sohbet etti. Sakık,  “Sizi tebrik ediyorum. Hayırlı uğurlu olsun. Ağrı yoksul bir kent. Cumhuriyetin kuruluşundan beri ihmal edilmiş. Cumhurbaşkanı olarak ilk ziyaretinizi Ağrı’ya yapmanızı istiyoruz” dedi. Erdoğan ise Sakık’a, “İnşallah yakın bir tarihte Ağrı’ya geleceğim, konuğunuz olacağım” karşılığını verdi. Sırrı Süreyya Önder’in, Adıyaman’a davet etmesi üzerine, Erdoğan, 10 Ağustos’ta kendisine en yüksek oy veren illerden başlamak üzere gezilerine başlayacağı yanıtını verdi.

ÖNDER'İN ESPRİLERİ GÜLDÜRDÜ
Bu sırada Emine Erdoğan’ın “Siz nerelisiniz?” diye sorması üzerine, Önder, “Adıyamanlıyım, Çok afedersiniz Türküm, tedavi oluyorum“ yanıtını verdi. Önder’in esprisi Erdoğan çiftini ve masayı güldürdü.  Önder’in “Tarım Bakanı Mehdi Eker’den tespih istedim, vermedi. Verseydi tekrar bakan olması için dua edecektim” sözlerine Erdoğan çifti uzun süre güldü.

BARZANİ KATILDI
Sohbete, resepsiyona katılan isimlerden Irak Kürdistan Bölgesel Hükümeti Başbakanı Neçirvan Barzani de katıldı. Barzani ile Erdoğan, bölge sorunları konusunda sohbet etti. Barzani, Erdoğan’ı, IŞİD’le yürütülen mücadelede ilerleme kaydettiklerini kaydetti.

HDP'Lİ VEKİLİN ÖZEL'DEN TALEBİ
HDP’li Zozani, Milli Savunma Bakanı Yılmaz ile sohbet eden Genelkurmay Başkanı Özel’in yanına giderek, kendisini tanıttı ve Hakkari Kalesi’nin askeri alan olduğunu, kendilerine verilmesi halinde park haline getireceklerini belirtti ve “Hatta restore edip verirseniz daha iyi olur” diye konuştu. Özel ise olumlu veya olumsuz bir yanıt vermedi ancak restorasyonla Kültür Bakanlığı’nın ilgilendiğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, resepsiyonun ardından tören için Türkiye’ye gelen devlet ve hükümet başkanları onuruna akşam yemeği verdi.

27 Ağustos 2014 Çarşamba

Başta Maliye Bakanı Şimşek ve bazı AKP’li vekillere ettiği hakaretlerle tanınan Esat Ç. adlı Twitter hesabının, Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu’nun ekibinde yer alan 23 yaşındaki E.B.U olduğu iddia ediliyor.

Twitergate skandalı, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı’nın ardından AKP Genel Merkezi’ne sıçradı. “Gizli Arşiv”, “Kuşçubaşı Eşref” isimli meşhur Aktroll hesaplarının ardından, bakanlara küfür ederek “ayar” veren Esat Ç. İsimli Twitter hesabı da deşifre oldu. Taraf’ın haberine göre; söz konusu hesabın, AKP Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu’nun ekibinde yer alan ve 28 Kasım 1991 doğumlu E.B. U. isimli vatandaş tarafından kontrol edildiği tespit edildi. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek başta olmak üzere birçok bakan ve milletvekiline “hakaret eden” Esat Ç. isimli hesabın sahibinin AKP tarafından bilinmesine rağmen, bugüne kadar hakkında bir işlem yapılaması da dikkatlerden kaçmadı.

ESAT Ç. NASIL YAKALANDI?
Taraf gazetesinden Hüseyin Özay’ın haberine göre; Gezi Parkı Eylemleri’nin ardından oluşturulan AKP Troll ekibi, tek tek deşifre olmaya başladı. Bu ekibin başında gelen ve küfürlü mesajları ile gündemden düşmeyen Esat Ç. İsimli sahte Twitter hasabının da kime ait olduğu kesinleşti. Söz konusu hesaplarla ilgili olarak, Cumhuriyet savcılıklarına çok sayıda şikâyet dilekçesi verildi. Şikâyet dilekçeleri doğrultusunda hesaplarla ilgili soruşturma açıldı. Ve mahkeme kararları ile de teknik takip başlatıldı. İşte bu takip esnasında, AKP’nin sahte Aktroll hesapları deşifre oldu. Yine bu teknik takip sırasında, 0 531 959 23 XX nolu Turkcel’e kayıtlı ancak Vodafone geçmiş telefon numarasından Esat Ç. İsimli hesaba sürekli mesaj atıldığı belirlendi. Söz konusu hattın daha sonra kapatıldığı tespit edildi.

AKP GENÇLİK KOLLARI’NDA ÇIKTI
Bu gelişme üzerine telefon hattının kimin tarafından kullanıldığına yönelik çalışma yapıldı. Yapılan bu çalışma sonucunda ise, söz konusu hattın, 28 Kasım 1991 doğumlu baba adı Recep olan E.B.U. isimli bir vatandaş tarafından alındığı ve kullanıldığı saptandı. Söz konusu gençle ilgili yapılan çalışmada ise E.B.U.’nun, İstanbul AKP Gençlik Kolları’nda görevli olduğu ve AKP Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu’nun koordinatörlüğünde oluşturulan Ak troll ekibin de içinde yer aldığı belirlendi. Söz konusu bilgiler de yine bu teknik takip esnasında ulaşıldı. Halen, İstanbul’da ve Mevlana mahallesinde oturan Esat Ç.’nin Başbakan’ın danışmanları tarafından da tanınması dikkat çekti.

BAKANLARA KÜFÜR ETTİ
Esat Ç. İsimli sahte Twitter adresi, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek başta olmak üzere bazı AKP’li bakan ve milletvekillerine “ettiği hakaret içeren mesajlarla” biliniyor. 23 yaşında bir genç tarafından atıldığı tespit edilen söz konusu mesajlarla ilgili olarak bugüne kadar bir işlem yapılmadı. Bu durum, Aktrollerle ilgili soru işaretlerinin daha da artmasına yol açtı.
Daha önce de Gizli Arşiv ve Kuşlubaşı Eşref gibi sahte Twitter hesaplarının kimler tarafından kontrol edildiği de tespit edilmişti. Bu hesaplarla ilgili de çok sayıda şikâyet dilekçesi verildiği öğrenildi.

10 Haziran 2014 Salı

Sekreter Asuman cinayet sonrası yaşadıklarını anlattı

Konya'da sebebinin yasak aşk olduğu öne sürülen cinayetin kara kutusu sekreter Asuman S., "Ahmet Hoca cinayeti itiraf etti, şaka şaka deyince üzerinde durmadım. Gerçek olduğu ortaya çıkınca da 'kimseye söyleme, namusunu lekelerim' diyerek tehdit etti" dedi.

Konya'da Selçuk Üniversitesi'nde görevli iki öğretim üyesinden Prof. Dr. Ahmet G.'nin, Doç. Dr. Celalettin Öztürk'ü boğazını keserek öldürmesinin sebebinin iki öğretim üyesiyle ilişkisi olduğu öne sürülen sekreter Asuman S. olduğu öne sürülmüştü. Asuman S. olay öncesi ve sonrası yaşadıklarını tek tek anlattı.

Hürriyet'ten Fevzi Kızılkoyun'un haberinde yer alan ifadeler şöyle;

BANA SAPLANTISI VARDI
"Ahmet hocanın bana karşı bir saplantısı vardı. Benimle uğraştığını biliyordum ama Celalettin hocayı da buna karıştırdığını asla bilmiyordum.

İKİSİYLE DE İLİŞKİM YOK
İkisiyle de kesinlikle ilişkim yok. Ahmet hocanın ilgi duyduğu doğru olabilir, babam yaşında adam aramızda nasıl bir şey geçsin. Asla ve asla böyle bir şey yok. Ahmet hocanın bu saplantısını daha önce ailemle de paylaşmıştım. Dekan Handan hocam ters biri olduğu için işimden atılacağımdan korkutuğumdan söyleyemedim.

 İki hocanın da zaman zaman sekreterliğini yapardım. Ailece perişan olduk, adalete kendimi anlattım. Medya beni yargılıyor hem de namusumla. 9 yıl önce üniversitede işe başladım. Kendi isteğimle 3 fakülte değiştirdim. Evlendiğim için fakülte değiştirdim. 5 yıl önce mühendislik fakültesine başladım. 30 Mayıs Cuma günü Turizm Fakültesi'ne görevlendirildiğim söylendi. Gitmek istemiyordum. Ahmet hocaya bu durumu anlattım. Ahmet hoca da bana 'Handan hoca ile helalleşmeden gittiğin için sana çok kırgın. Git helallik iste hallederiz' dedi.

9 Ocak 2014 Perşembe


"Türk kadınlarının yüzde 63'ü türban takmak istiyor. Bunun yüzde 46'sı Emine Erdoğan tarzı... Yüzde 4'ü ise kara çarşaf ve peçeden yana. Başı açık gezmek isteyenlerin oranı ise yüzde 32."



Amerika’nın Michigan Üniversitesi’nin yaptığı, “Kadınlarda örtünme”yle ilgili araştırmada, modern Türkiye Cumhuriyeti, 7 Arap ülkesi arasında üçüncü sırayı aldı.

Türk kadınlarının artık sadece yüzde 32′sinin tamamen başı açık kalmayı tercih ettiği de ortaya çıkarıldı. Bu durum, 11 yıllık AKP iktidarının getirdiği mahalle baskısının, Türk kadınını nasıl modern bir kadından Arap ülkeleri kadınları gibi giyinmeye dönüştürdüğünü de gösteriyor.

Araştırma yapılan Tunus, Mısır, Türkiye, Irak, Lübnan, Pakistan ve Suudi Arabistan’da yapılan araştırmanın ortalamasında ise Burka giymek isteyenlerin oranı yüzde 2, çarşaf ve peçe isteyenlerin oranı yüzde 8, kara çarşaf giymek isteyenlerin oranı yüzde 8, türban takmık isteyenlerin oranı (türbanın çeşidine göre) toplamda yüzde 56 ve açık gezmek isteyenlerin oranı ise yüzde 4 olarak belirlendi.

EMİNE ERDOĞAN ÖRNEK OLUYOR

Türkiye’de burka giymek istemeyen çıkmazken, çarşaf giyip peçe takmak isteyenlerin oranı yüzde 2, sadece kara çarşaf giymek isteyenlerin oranı yüzde 2, başı ve boynu toptan kapatan, Başbakan Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’a benzer şekilde türban takmak isteyenlerin oranı yüzde 46, başörtüsünden biraz daha kapalı türban takmak isteyenlirin oranı yüzde 17 ve hiç başını örtmek istemeyenlerin oranı ise yüzde 32 oldu.

Bu rakamlarla Türk kadınları, en çok türban takmak isteyenler listesinde toplamda yüzde 63 ile üçüncü oldu. Türban takmak isteyen kadınlar listesinde birinciliği yüzde 80 ile Tunus, ikinciliği ise yüzde 65 ile Mısır aldı.



LÜBNAN BİZDEN DAHA MODERN

Türbanın çıktığı ülkelerden biri olarak bilinen Lübnan’da ise tablo bizden daha iyi çıktı. Bu ülkede kadınların sadece yüzde 32′si, başı ve boynu komple kapatan türban takmak istiyor. Başı açık gezmek isteyenlerin oranı ise yüzde 49.

İnsanların kadına bakış açısını sorgulayan anketi gerçekleştirenler 2013 yazında bir çok kadın ve erkekle görüştü. “Müslüman bir kadın giyinmeli?” sorusuna cevap arandı ve 7 ülkenin tümünde örtünme oranı, örtünme istemeyenlerden fazla çıktı. Sadece Türkiye ve Lübnan’da, soruya cevap verenlerin dörtte birinden fazlası, kadınların başı örtünmeden kamuoyu önünde olmalarının onları daha şık gösterdiğini söyledi.



KURAN’DA BELLİ BİR ŞEKİL YOK

Üstteki tablo, Türkiye’nin son 11 yılda nereden nereye geldiğini de gösteriyor. İnsanlara her gün televizyonlarda gizliden gizliye türbanlı reklamı yapılırken, Emine Erdoğan tarzı türban takmak isteyenlerin oranını da, bu görüntü ve gizli reklamlarla yüzde 46′yı bulduğu araştırmadan görülüyor.

Araştırmayla ilgili geniş bir haber yayınlayan Focus Dergisi, bu araştırmanın aynı zamanda batılı değerlere ve çağdaşlığa bakışı yansıttığına da yer verirken, bir çok kişinin örtünmeyi dini nedenlere bağladığını, Kur’an’in bir emri olduğuna inandığını yazdı. Dergi, Kur’an da örtünmeyle ilgili belli bir tarz olmadığı için yorumlarla bu şekillerin ortaya çıktığını da vurguladı.
Ali GÜLEN / SÖZCÜ


Antalya'da düzenlenen Dosso Dossi Fashion Show’da podyuma çıkacak olan top model Miranda Kerr, Antalya’ya geldi. Miranda Kerr, podyumda 3 milyon dolarlık pırlanta setle yürüyecek.


Antalya’da 8-14 Ocak tarihleri arasında 17’ncisi düzenlenecek Dosso Dossi Fashion Show’un baş

mankeni Miranda Kerr, saat 00.20’de Antalya’ya geldi. Havalimanında CIP kapısından giriş yapan

Miranda Kerr, koruma ordusuyla karşılandı.



BD’de yaşanan soğuk hava nedeniyle 4 saatlik rötarla gelen Kerr’in, yorgun ve stresli olduğu için

gözlerinin şiştiği, bu nedenle yakından görüntü alınmasını istemediği belirtildi. Miranda Kerr’in

eşyalarının bulunduğu 5 valiz ise korumaları tarafından otomobile taşındı. Miranda Kerr, 3 koruma

aracı eşliğinde konaklayacağı Mardan Palace Otel’e gitti.



Miranda Kerr, 2011’de çıktığı Victoria’s Secret defilesinde giydiği 2.5 milyon dolarlık sütyenin

ardından bu kez 3 milyon dolarlık pırlanta setle Antalya’da podyumda yürüyecek.



Dosso Dossi Fashion Show’da Miranda Kerr’in sunacağı Roberto Bravo’nun bu seti, defile boyunca

özel bir güvenlik ekibince korunacak.

MIRANDA KERR TÜRKİYE'YE GELDİ 9 OCAK 2014

Roberto Bravo’nun 2014 özel tasarımı olan ve üzerinde toplam 2014 pırlanta bulunan set kolye,

bileklik, küpe ve bir yüzükten oluşuyor. Mükemmel kesimli taşlardan oluşan ’Black Magic

Koleksiyonu’nun, aylar süren çalışmayla şekillendirildiği, tasarımı oluşturan her bir parça için ayrı

işlem yapıldığı belirtiliyor. Hürriyet

31 yıldır banyo yapmıyor! Çıplak yaşıyor...
Şanlıurfa'da akli dengesi yerinde olmayan bir kişi, küller içerisinde çıplak olarak yaşıyor.

Sudan korktuğu için 31 yıldır ne banyo yapan ne de tıraş olan şahsın yakınları, yetkililerden yardım bekliyor.

Şanlıurfa'nın Viranşehir ilçesine bağlı Yukarı Tınaz köyünün Yeniköy mezrasında yaşayan Resul Bahadır (47), bir gece yarısı birden aklını yitirdi. Sebebini bilemeyen ailesi, Resul Bahadır'ı önce Elazığ Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne getirdi.

Hastalık tespit edilemezken, 2 ay hastanede kalan şahıs daha sonra taburcu edildi.

Ekonomik durumları iyi olmadığı için başka hastaneye de gidemeyen Resul Bahadır, 31 yıldır taşlarla çevrili kümeste yaşamaya başladı. Hastalığı her geçen gün ilerleyen Bahadır, zamanla üzerindeki kıyafetleri parçalayıp yakmaya başladı.

Bulduğu tezekleri kaldığı kümeste yakan Bahadır, üzerindeki kıyafetleri de parçalayıp ateşe atıyor. İs ve kül ile birlikte yaşayan Bahadır, uzayan saç ve sakallarını da kestirmiyor.

Sudan korkup kaçan Bahadır ne kendisi yıkanıyor, ne de ailesinin yıkamasına izin veriyor. Resul Bahadır'ın, geceleri yaktığı ateşin yanında ayaklarının üzerine çömelip, sabaha kadar ayık durduğunu söyleyen annesi Zine Bahadır, "31 yıldır oğlum, üzerine giydirdiğim kıyafetleri ya çıkarıyor, ya da parçalıyor ve ateşe atıyor. Sürekli çıplak dolaşıyor. İs ve kül içerisinde. Sudan korkup, kaçıyor. Vücuduna ne bir damla su değdi, ne tıraş edebildik.

Gece gündüz, ayık duruyor. Ya ateşin önünde çömelip ısınıyor. Ya da evin etrafında, köyde geziniyor. Gözüne hiç uyku girmedi. Benim ve komşularımın verdiği yemekleri yiyor. Bir annenin çocuğunu bu durumda görmesi kadar acı verici bir şey var mı? Ben oğluma baktıkça yüreğim yanıyor. Saçı sakalı kir ve kül içinde. Ona bakacak gücüm yok" diyerek yetkililerden yardım istedi.

Resul Bahadır'ın amcasının oğlu Mehmet Emin Bahadır ise, yardım alabilmesi için rapor müracaatında bulunduklarını ama sağlam raporu verildiğini iddia etti. Mehmet Emin Bahadır, "Yardım alabilmek için istenen rapor nedeniyle Viranşehir Devlet Hastanesi'ne müracaat ettik. Fakat devlet hastanesi bize yüzde sıfır organ kaybı olduğuna dair belge verdi. Bu adam küllerin arasında yaşıyor. Ne versek yakıyor. Çevredeki tezekleri getiriyor, yakıyor ve ısınmaya çalışıyor. Ayıp yerlerini örtmüyor.

Battaniye, yorgan gibi şeyleri yakıyor. Kendisini bile birkaç defa yaktı. Bir kardeşi var bir de yaşlı bir annesi. Köylülerin yardımı ile yaşıyor. Yetkililere sesleniyoruz. Bu hastanın halini görün. Bu adama nasıl yüzde sıfır rapor verirsiniz" diye konuştu.

HASTANEDEN AÇIKLAMA

Viranşehir Devlet Hastanesi yetkilileri ise, hastalığın tespit edilmemesi nedeniyle sağlam raporu verildiğini söyledi. Hastalığın tespiti için Adana Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne müracaat edilmesi gerektiğini belirten yetkililer, "Hastalığın tespiti yapıldıktan sonra rapor verilebilir. Daha önceden alınmış bir rapor olsaydı, o rapor üzerinden bakım raporu düzenlenebilirdi. Hastalık tespiti yapılmadan bakım raporu verilemez" dedi.

Hastanenin konuyla ilgi detaylı açıklama yapacağı da öğrenildi.

Öte yandan, Resul Bahadır'ın, sadece son bir yıl içerisinde ısınmak için 40 ton tezek ve odun yaktığı belirtildi.

31 Ağustos 2013 Cumartesi


Cihangir'deki merdivenler önce gökkuşağı renklerine boyanmış, Beyoğlu Belediyesi ise merdivenleri bir gecede griye çevirmişti.
Olayın sosyal medyada büyük yankı bulmasının ardından merdivenler dün gece eski haline döndü. Tuba Ünsal, 'gece yarısı operasyonlarını' Twitter üzerinden yorumladı.
Ünsal sayfasına " Bu 'merdiven olayı' da Gezi'ye döndü. Aç kapa Artema günleri out, boya sil boya günleri in... Kuzum neyin yarışındasın bizimle? Belediye işçilerine yazık lo, "Kalkın bunları griye boyuyorsunuz", "uyanın şimdi eskiye geri döndürüyorsunuz" adamlar şokta :)" notunu düştü.


9 Mart 2013 Cumartesi







İstatistiklerle Kadın 2012 araştırmasına göre,  işsizlik oranı, kadınlarda yüzde 10,8 düzeyinde bulunuyor. 15-24 yaş grubundaki  kadınlarda işsizlik oranı yüzde 19,9’a çıkıyor.

TÜİK, İstatistiklerle Kadın 2012 araştırmasının sonuçlarını açıkladı.

Buna göre, kadın nüfus, Türkiye nüfusunun yüzde 49,8’ini oluşturuyor.  Türkiye 75 milyon 627 bin 384 olan nüfusunda kadınların sayısı 37 milyon 671 bin  216’ya karşılık geliyor.

Kadın nüfusun yüzde 24,4’nü 0-14, yüzde 16,3’ünü 15-24, yüzde 31’ini  25-44, yüzde 19,8’ini 45-64, yüzde 8,5’ini 65 ve daha yukarı yaş grubundakiler  oluşturuyor.

Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi 2012 sonuçlarına göre, Türkiye’de 30,1  olan ortanca yaş, kadınlar için 30,6, erkekler için 29,5 seviyesinde yer alıyor.

Kadın nüfusun doğuşta beklenen yaşam süresi erkek nüfustan daha yüksek  düzeyde bulunuyor.

Doğuşta beklenen yaşam süresinin 2013 yılında kadınlar için 79,2,  erkekler için 74,7 yıl olması tahmin ediliyor. Düzenli olarak artan doğuşta  beklenen yaşam süresinin 2023 yılında, kadınlar için 80,2, erkekler için ise 75,8  çıkması öngörülüyor.
       
Kadınlar daha küçük yaşta evleniyor
İlk evliliğini 2011 yılında yapmış kadınların ortalama ilk evlenme yaşı  23,3 iken, bu yaş erkeklerde 26,6’ya çıkıyor.

Boşanma verilerine bakıldığında 2011 yılında 120 bin 117 çiftin boşandığı  görülüyor. Boşanma nedenlerine bakıldığında, eşlerin sorumsuz ve ilgisiz  davranması yüzde 26,6’lık oranla ilk sırada geliyor. Bu nedeni sırasıyla yüzde  23,4’le diğer nedenler, yüzde 20,8’le şiddet ve yüzde 16,8’le aldatma izliyor.

Evli çiftlerin ilk evlilikleri göz önüne alındığında, çiftlerin yüzde  93,7’sinin hem resmi hem de dini nikahla, yüzde 3’ünün ise sadece dini nikahla  evlendiği görülüyor. Akraba evliliği yapanların oranı yüzde 23,3, görücü  usulüyle, kendi görüşü sorulmadan aile kararıyla evlenenlerin oranı ise yüzde 9,4  seviyesinde bulunuyor.

Eğitim seviyelerine göre okullaşma oranlarında kadın ve erkekler arasında  önemli bir fark gözlenmiyor.

Okuryazarlık oranı kadınlarda yüzde 92,2 iken, erkeklerde yüzde 98,3’ü  buluyor. 2011-2012 öğretim yılında ilköğretimde okullaşma oranı kadınlarda yüzde  98,6, erkeklerde yüzde 98,8, ortaöğretimde okullaşma oranı kadınlarda yüzde 66,1,  erkeklerde yüzde 68,5, yükseköğrenimde okullaşma oranı kadınlarda yüzde 35,4,  erkeklerde yüzde 35,6 seviyesinde yer alıyor.

Kadınlar tütün ve tütün mamulünü bırakmayı erkeklerden daha fazla deniyor.

Tütün ve tütün mamulü kullananlar içinde bunları bırakmayı deneyen  kadınların oranı yüzde 44,9’a çıkarken, erkeklerde bu oran yüzde 41,8’de  kalıyor.
       
Memnuniyet oranı yüzde 70
Araştırmaya göre, çalışan kadınların yaklaşık üçte biri ücretsiz aile  işçisi durumunda bulunuyor.

İşgücüne katılım oranı, 2012 yılında kadınlarda yüzde 29,5 iken,  erkeklerde bu oran yüzde 71’e çıkıyor. İstihdam edilen kadın nüfus oranı yüzde  26,3’te kalırken, erkek nüfus oranı ise yüzde 65’e çıkıyor.

Ücretli veya yevmiyeli olarak çalışan kadınların oranı yüzde 54,3 iken,  kendi hesabına çalışan kadınların oranı yüzde 10,8 seviyesinde bulunuyor.   Ücretli veya yevmiyeli olarak çalışan erkeklerin oranı yüzde 66,5, kendi hesabına  çalışan erkeklerin oranı ise yüzde 22,3 ile kadınları geride bırakıyor.

İşsizlik oranı, kadınlarda yüzde 10,8, erkeklerde ise yüzde 8,5  seviyesinde yer alıyor. 15-24 yaş grubundaki genç nüfusta işsizlik oranı ise  kadınlar için yüzde 19,9’a, erkeklerde ise yüzde 16,3’e yükseliyor.

Çalışan kadınların yüzde 70,1’i, erkeklerin ise yüzde 71,2’si çalıştığı  işten memnun olduğunu belirtiyor.

0-5 yaş grubunda çocukların yaşadığı hanelerde çocuk bakımını yüzde 89,6  oranında anneler, yüzde 1,5’ini babalar üstleniyor. Çocukların yüzde 2,4’ünün  bakımı kreşler tarafından sağlanıyor.
       
Kadınlar siyasette geride
Kadınlar siyasi alana erkeklere göre çok daha az katılım sağlıyor.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki kadın milletvekili oranı 1935 yılında  yüzde 4,5 iken, 2012 yılında bu oran yüzde 14,4’e yükseldi. Kadın bakan sayısı  ise 1.

26 Şubat 2013 Salı

Bu video Adobe Flash Player'ın son sürümünü gerektirmektedir.

Adobe Flash Player'ın son sürümünü indirin.

İki dakikada dünyanın önemli ülkelerinin tanıtımını yapan videoda bu kez Türkiye tanıtıldı

9 Şubat 2013 Cumartesi


Erdoğan MYK toplantısında açıkladı.

 Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dünkü MYK toplantısında AKP'nin son oy oranını açıkladı.

"Ne zamlar ne yaşam koşullarının kötülüğü ne iktidar yıpranması ne de siyasal dengelerin bir parti lehine aşırı bozukluğu bütün bir ulusun geleceğinin şekillenmesi yetkisinin bir kaç kişinin elinde toplanması hiç biri seçmeni etkilemiyor."

Oy vermeye Devam aynen devam!


ŞUBAT AYI ORANLARINDA ARTIŞ

"Vatandaşımız partimize tam destek veriyor" yorumunda bulunan Erdoğan'ın açıkladığı son ankete göre AK Parti'nin oyu Şubat ayı itibarıyle yüzde 52.4. Ankete göre ana muhalefet partisi CHP yüzde 22, MHP ise yüzde 12.8'e ulaştı. 4 saat süren MYK toplantısında oy oranları detaylı bir şekilde masaya yatırıldı.


dip not: Mazohist nedir?
Belirtileri:
1. Çok daha iyi seçenekler açıkça mümkün olduğu zaman bile hayal kırıklığına, başarısızlığa ve kötü davranışa yol açacak durum ya da kişilerin seçilmesi.
2. Kendisine yönelik yardım girişimlerini reddetme ya da etkisiz hale getirme.
3. Olumlu kişisel hadiselere (örnek: yeni bir başarı) tepkisinin; depresyon, suçluluk duygusu ya da acı getirecek bir davranış (bir kazaya uğrama gibi) biçiminde olması.
4. Kızgınlığı kışkırtacak, tepkileri reddeder bir davranış tarzı benimseme ve bunun sonucunda kendisini yaralanmış, bozguna uğramış, aşağılanmış hissetme. (Karı ya da koca ile toplum içinde alay etmek, sert bir cevapla kışkırtmak ve gördüğü tepki nedeni ile kendisini yıkılmış hissetmek).
5. Keyif fırsatlarını reddetme, zevk aldığını fark etmede gönülsüz davranma (yeterli sosyal becerisi ve zevk alma kapasitesi olmasına karşın).
6. Yapabileceğini kanıtlamış olmasına karşın, kişisel amaçları için çok önemli ve kritik olan işleri tamamlamakta başarısız olma.(Arkadaşlarına ödevleri için yardım eder fakat kendisininkini yazamaz).
7. Kendisine sürekli olarak iyi davranan, sevgi gösteren kişileri reddetme veya ilgisiz davranma. (Seks partnerini çekici bulmaz).
8. Bu yönde bir talep olmadığı ve istenmemesine rağmen aşırı fedakarlıkta bulunma.
9. Bu davranışların, fiziksel, seksüel veya fizyolojik eziyet görme beklentisiyle ya da bunlara karşılık olarak özellikle vuku bulmaması.


Değerlendirme:
Bu bölümde sayılan kriterlerden beş ve daha fazlasının varlığı ile Mazohistik Kişilik Bozukluğundan söz edilebilir.
Erken yetişkinlik çağında başlayan ve farklı bağlamlarda bulunan, kendine eziyet etme davranışı kalıbıdır. Kişi sıklıkla keyif veren deneyimlerden kaçınabilir, acı çekeceği davranış veya durumlar onu çeker ve kendisine yardım edebilecek kişileri çeşitli bahaneler ile önler. Başarısızlık, aşağılanma, acı çekme, üzüntü içeren durum ve ilişkiler mazoşist kişilik bozukluğu olan kişileri çeker. Bu bozuklukla kaçınılmaz bağlantısı olmamakla birlikte, seksüel mazoşizm de bulunabilir.
Mazoşist Kişilik Bozukluğunun belirgin bir nedeni yoktur; bazı teorilere göre yetiştiriliş tarzı etken olduğu gibi biyolojik nedenler de muhtemeldir. Bu bozukluk nadir görünür ve cinsiyetle veya aile yapısıyla ilgili oluşumu hakkında az bilgi vardır.
Tedavi kişilik bozukluğunun tipine göre değişse de bazı genel prensipler hepsine uygulanır. Aile üyeleri çeşitli şekillerde hastanın problemli davranışlarını ya da düşüncelerini kuvvetlendirir veya azaltırlar, onların katılımı yardımcı hatta sıklıkla gereklidir.
dip not kaynak:http://blog.milliyet.com.tr/mazohistik-kisilik-bozuklugu---test-13/Blog/?BlogNo=12279

26 Ocak 2013 Cumartesi

Türkiye'ye yıllar önce turist olarak gelen ve ülkemizden ayrılamayan Suna Yıldızoğlu, "Her şeye Liza Minnelli'ye benzemeye çalışmam neden oldu" diyor.



Güney İngiltere'nin sahil kenti Bournemouth'dan yedi yıl önce turist olarak Türkiye'ye gelen Suna Yıldızoğlu, o gün bu gündür ülkemizden ayrılamadı. Bu yedi yıl içinde özel yaşamı oldukça fırtınalı geçti. Bakın Türkiye'ye geldikten sonra neler yaptı Suna Yıldızoğlu.

1975 yılında ilk evliliğini bir Türk'le yaptı. Ancak aradığını bulamadı ve aynı yılın Şubat ayında ayrıldı. 1978'in Mart'ında sinema sanatçısı Kayhan Yıldızoğlu ile ikinci evliliğini yaptı. Aynı yıl Türk vatandaşı oldu. Bu arada «Şoför Mehmet» adlı filmle sinemaya başladı. Hemen ardından «Bir Yürek Satıldı» ve «Şıpsevdi» adlı TV filmlerinde rol aldı. Bir zamanların İngiliz Sonja'sı artık Suna Yıldızoğlu olmuştu ve herkes onu tanıyordu...

Sinemadan film teklifleri yağıyordu. Bugüne kadar da 25 filmde başrol oynadı. Derken, Almanca, İspanyolca ve Fransızca bilen sanatçı, şarkı söylemeye de başladı. Fiziği, sempatik tavırları ve düzgün İngilizcesi ile söylediği şarkılar beğenildi.



Yıldızoğlu ilk kez iki konudan söz etmek istiyordu. Neden soyunduğunu ve yasak aşkını anlatacaktı.

Söze önce soyunmasının nedenlerini açıklayarak başladı:

- «Beni herkes 'Şuh Kadın Suna' olarak tanımaya başladı... Bu yanlış izlenimi ise kendi hatalarım doğurdu. Ben sahne çalışmalarıma başladığım zaman Liza Minnelli'yi örnek aldım. Bu sanatçı show yapar, dans eder, şarkı söyler ve soyunur... Ancak Avrupa'da kimse Liza Minnelli'ye 'Şuh Kadın' demez. Ayrıca kimse ona başka gözle de bakmaz... Ne var ki pekçok kişi yaptıklarımı yanlış değerlendirdi. Böylece 'Şuh Kadın Suna' kendiliğinden doğmuş oldu. Oysa ben şuh değil, çocuk ruhlu bir kadınım. Beni çok yakından tanıyan dostlarım bunu bilirler. Beni değişik bir kişilikle yorumlamalarına üzülüyorum. Bazıları, 'Seks filmi çevirmeyecek mi?' şeklinde sorular soruyorlarmış. Ben filmlerimde öpüşüyorum ama, bunu herkes yapıyor. Filmlerde öpüşen her kadın sanatçı seks filmi çeviriyor mu?»

25 Ocak 2013 Cuma


Karakulak Suyu bugünkü idari teşkilatıyla Beykoz Merkez bucağına bağlı Dereseki Köyündedir. Bu köy Anadolu Hisarı'dan evvel Osmanlı sınırları içine girmiş tarihi bir yerdir. Yıldırım Beyazıt'ın kuvvetlenişiyle beraber buraya merkezlik yapan Yoros'u feth etmişlerdi. Başbakanlık arşivlerinde 732 numarada kayıtlı bulduğumuz bir (Timar merkezindeki tımar defterinde) Yoros'a bağlı köyler arasında Dereseki adı Deresi-kal şeklinde geçmektedir.


Suyun çıktığı ve döküldüğü topraklar Cennet isminde bir hanımın mülkü iken,Ahmet Ağa bunlardan üç dönümlük bir yer satın alarak serseri suyu bir çeşmede toplamıştır. Ahmet Ağa'nın Bostancı başıya bağlı bulunduğu teşekkülün bir vasfı olan 'Karakulak' adını alan çeşme sonra bu adı bütün bir semte vermiştir. Öyle ki, bu ad tarihi Dereseki adını bile gölgelemiştir. İstanbul'un ve Boğaz'ın Türk Çeşmesinde büyük rolü olan 'Dereseki' şimdi Ahmet Ağa'nın yakaladığı su ile adı büyük ve geniş muhite yayılan bir ün yapmıştır. Dereseki'nin Karakulak suyu mütehassısların raporuna göre dünyanın en iyi vasıflarını taşımaktadır.

I.Sultan Mahmut'tan beri bütün Osmanlı padişahları ve son halife Abdülmecid Efendiye kadar Karakulak suyu içerlerdi. Su, gümüş güğümlerde ağızları mühürlü olarak Osmanlı Saray'larına getirilirdi. Hidivler, Mısır Kralı Fuat, oğlu ve Mısır Sarayı bu suyu içerdi.