kanser etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kanser etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Nisan 2013 Perşembe



Uzmanlar kararında içilen şarabın kanserli hastaların ömrünü uzattığını belirtti. Şarabın aynı zamanda kalp krizinden ölme riskini yüzde 15 azalttığına dikkat çeken bilim insanları, aynı etkiyi bira ve diğer alkollü içeceklerin yapmadığını ifade etti.

ABD'li bilim insanlarının yaptığı araştırmaya göre meme kanseri olan kadınların günde bir bardak şarap içmesi halinde yaşama şansları artar. Sadece bununla da kalmıyor. Şarabın kalp krizinden ölme riskini de azalttığı ifade edildi.

ABD'li uzmanlar meme kanseri olan kadınların güvenli şekilde içki içip içemeyecekleri hakkındaki ikilemine son verdi. Daha önceki bir araştırmada İngiltere'deki 300 bin kanserli hastanın 13 bininin alkolden kaynaklandığı ifade edilmişti. Bu vakalar arasında meme, ağız, yemek borusu ve bağırsak kanserleri var. Yine bu araştırmaya göre meme kanserinin beşte biri alkolden kaynaklanıyor.
Çalışmada günde iki kadeh şarap içen kadınlarda meme kanseri gelişme riskinin beşte bir olduğu ifade edildi.

İçki içmenin kansere nasıl etki yaptığı tam olarak bilinmese de vücuttaki cinsiyet hormonu östrojeni yükseltmesi yoluyla artırdığı tahmin ediliyor.

Ancak bu yeni çalışma tanı konulmadan önce ve sonra kararında içilirse kanserden ölme riskine etki yapmadığını ileri sürüyor. Araştırmaya göre bu 'karar' haftada üç veya dört bardak. Bu şekilde içenlerin kalp damar hastalıklarından ölme riski ise yüzde 15 azalıyor.

Uzmanlara göre bira ve diğer alkollü içecekler aynı faydayı sağlamıyor. Aksine çok fazla alkol tüketen kanserli hastaların yaşama şansı azalıyor.

Journal of Clinical Oncology dergisinde yayımlanan araştırma, Seattle, Fred Hutchinson Kanser Araştırma Merkezi'nin Kanser Önleme Programı'nda çalışan Polly Newcomb'ın öncülüğünde yapıldı.

Dr. Newcomb kanser teşhisi konulmuş bir kadının alkol geçmişinin yaşam süresini etkilemeyeceğini söyledi. Buna ek olarak tanıdan sonra hafif şekilde şarap tüketirse yaşam süresini uzatabileceğini öne sürdü.

Çalışma 23 bin kadının verileri taranarak yapıldı.

Dünya Kanser Araştırmaları Fonu kanserli hastalarda alkollü içecekleri sınırladı. Fonun önerisine göre erkekler günde iki kadeh kadınlar bir kadeh içebilir.

Kaynak : http://www.gazeteport.com.tr/

5 Şubat 2013 Salı

“Kanserin çaresi bulundu ama büyük bir endüstri olduğu için açıklanmıyor.” Kanser hastaları ve yakınlarının onkoloji koridorlarındaki zorunlu mesailerinde sıkça dile getirdikleri bir düşüncedir bu. Peki, bu kanı gerçek olabilir mi, yoksa bir şehir efsanesinden mi ibaret?


2000’li yılların başlarında Türkiye’deki ölüm nedenlerinin % 12’si kanserden kaynaklanırken bugün rakam % 20. On yılda gerçekleşen % 8’lik bu artış, kanser tehdidinin giderek arttığının en iyi göstergesi.

Kanser bir taraftan çığ gibi büyürken, diğer taraftan da hastalıkla ilgili bilgiler kafa karıştırıcı olabiliyor. Kanserden korunmada etkili olduğu açıklanan bir şey kısa süre sonra ‘zararlı’ ilan edilebiliyor. Son günlerde sıkça konuşulan brokoli özelindeki antioksidan polemiği gibi. Bir tarafta da özellikle zamanlarının önemli kısmını onkoloji kliniklerinde geçirmek zorunda kalan kanser hastaları ve yakınlarının sık sık dillendirdiği, ”Aslında kanserin çaresini buldular ancak bu pahalı tedaviden yararlanan kesim yani uluslararası ilaç sermayedarları ve bağlı çevreler açıklanmasını istemiyor” şeklinde yaygın bir kanı var.

ntvmsnbc, 4 Şubat Dünya Kanser Günü’nde kanserdeki gidişatı ve kafaları kurcalayan soruları konunun uzmanlarına sordu. Hasta ve yakınlarının en çok merak ettiği, ‘kanserin çaresi bulundu da saklanıyor mu’ sorusuna Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip’in cevabı:

PROF. SAİP: ÇARE BULUNSAYDI AÇIKLANIRDI

“Öncelikle kanser tek bir hastalık değil. Seyri, huyu, tedavisi çok farklı olan hastalık topluluğuna verilen genel bir ad. Bu nedenle tek bir ilaçla bütün kanserlerin tedavisi mümkün değil. En sık görülen meme kanserinin bile kendi içinde bilinen en az beş çeşidi var. Ayrıca bunu keşfetmiş bir ilaç firması varsa zaten köşeyi döner, neden açıklamasın ki? Dünyanın bugün geldiği iletişimdeki gelişmeler bu tür bilgilerin gizli kalmasını imkansız kılıyor. Artık ilaç araştırmaları yapmak çok zor, büyük bir sermaye gerektiriyor. İlaç çalışmalarına getirilen kısıtlamalar nedeniyle akademisyen kaynaklı ilaç çalışmaları yapmak mümkün olmuyor. Bu nedenle daha çok ticari değeri olan çalışmalar ağırlıklı olarak yapılmakta. Hükümetler akademi kaynaklı ilaç çalışmalarını özendirecek tedbirler almalı.”

PROF. GÜLLÜ: ÇARE OLSAYDI HOCALAR KANSERDEN ÖLMEZDİ

Kanser profesörlerinin ve ilaç patronlarının da kanserden ölebildiğini belirten ve “Çare bulunsaydı, onlar ölmezdi” diyen İç Hastalıkları ve Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Güllü’nün yaklaşımı, “Unutmayalım ki hastalığın tedavisini bilip de saklıyorlar denen ilaç endüstrisi patronlarının veya kanser hocalarının kendileri ya da en sevdikleri de kanserden ölebiliyor. Çare biliniyor olsa bu insanlar nasıl ölür… Bir patron kendisi veya sevdiği biri kanserden ölüyorken, ‘çareyi açıklarsam firmam zarar eder’ diye bir mantık yürütüyor olabilir mi? Ayrıca hangi ilaç endüstrisi sahibi dünyanın en zengini olmak istemez? Çünkü kanserin bir ilacı varsa hiç vakit kaybetmeden istediği fiyattan bütün dünyaya pazarlar, tüm diğer firmaları alt eder ve dünya piyasasına hakim olur, kimse itiraz da edemez” şeklinde oldu.