sağlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sağlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Eylül 2022 Çarşamba

 Karın ağrısı ne zaman tehlikeli olur?

İhmal edilen ve uzun süren karın ağrılarında en tehlikeli durumun karın içi organlarının kanseri olduğu belirtiliyor. Akut ağrılı durumlarda ise en tehlikeli durumaort anevrizmasının yırtılması olarak görülüyor. Her iki durumda da sonucun ölümcül olabileceği belirtiliyor.

Şekerli su karın ağrısına iyi gelir mi?



Yapılan araştırmalar şekerli suyun vücut doku ve hücrelerini yenilediğini ve mide ağrılarına şifa olduğunu ortaya çıkardı. Şekerli su ayrıca iyileştirici hücrelerin sayısını çoğaltır, gün boyu sizi dinç tutar, sindirim sistemini kolaylaştırır, karın ağrısına iyi gelir, enerji verir.

27 Ağustos 2014 Çarşamba


Alman Top Model Micaella Schaffer, Berlin'de Sokak Ortasında neredeyse çırılçıplak Soyunup bir Kova Buzlu Suyu ALS Hastalarına Destek verme Amaçlı Kafasından Aşağı döktü...

Geçtiğimiz Dönemlerde de Türkiye'ye gelerek bazı çalışmalara İmza attan Almanya'nın en tanılan Top Modellerinden Micaella Schaffer, ALS Hastalarına Destek verme amaçlı ilginç bir yöntem kulandı. 

Sokak Ortasında çırılçıplak Soyunup bir Kova Buzlu Suyu ALS Hastalarına Destek verme Amaçlı Kafasından Aşağı döktü.

6 Eylül 2013 Cuma

Yaşlanmayı geciktirmek ve sürekli genç görünmek elinizde. Üstelik gençlik iksiri için para harcamanıza da gerek yok. Dr. Fizyoterapist Gamze Şenbursa’nın önerilerine kulak vererek yaşlanmanın ve yaşlı görünmenin önüne geçebilirsiniz.

1.TATLI YEMEYİN

Amerikalılar yılda 68,04 kg şeker tüketir bu da toplam kalorimizin % 18’ine denk gelir. Bunun obeziteden, tip2 diabete kadar birçok sağlık sorununa yol açtığı bilinir. Fazla güneşte kalmak ve sigara içmek kadar kırışıklıkların oluşmasına da sebep olur. Şeker, elastin ve kollajendeki proteinlere saldırarak glikasyon denilen bir sürece ve cildin daha yaşlı görünmesine sebep olur. 35 yaş ve sonrasında aşırı şeker tüketimi kaynaklı yaşlanma etkileri hızla gözlemlenir.

TAVSİYE: Hergün 25 gram şeker tüketimi ile kendinizi sınırlayın. Lif şeker emilimini azaltır. Örneğin portakal ve portakal suyu arasındaki fark gibi. Portakal suyu kola kadar şeker içerir. Şeker ihtiyacı arttığında ki bu da genellikle susadığınızda olur, tatlı bir şey yerine bir bardak su veya maden suyu içmeyi tercih edin. Eğer bu işe yaramazsa bir parça siyah çikolata veya böğürtlen/çilek tüketebilirsiniz.

2. SEVMEDİĞİNİZ İŞTE ÇALIŞMAYIN

Haz almadığınız, çok çalışmak zorunda kaldığınız işler yoğun stres nedeni ile kalp hastalıkları veya yaşlanma riskini arttırır. Aşırı iş temposundan kaynaklı uzun süreli kronik stres aynı zamanda beynin işlevselliğini de azaltır.
TAVSİYE: Eğer stres ortamınızı değiştiremiyorsanız (zor bir patron, yoğun seyahat programı, iş yükü gibi) sizi mutlu edecek şeylerin bir listesini çıkarın. Sevgilinizle bir öğlen yemeği veya en sevdiğiniz çayı gününüzün içine ekleyebilirsiniz. İşinizden şikayetçi olmak ve stres, sizi daha kötü bir ruh haline sokabilir. Sizi mutsuz eden düşüncelere karşı, pozitif düşünerek, şikayetlerinizi azaltabilirsiniz. İmkanınız varsa sadece sevdiğiniz işi yapın.

3. KIZARTMA, IZGARA, KAVURMA VE KONSERVEYE DİKKAT

Vücutta protein ve şeker arasındaki reaksiyonların en sonunda AGE (ileri glikasyon son ürünleri) olarak adlandırılan yapışkan tortular oluşur. Bunlar komşu protein iplikleri arasında anormal çapraz bağlar geliştirerek bu proteinleri daha az elastiki/esnek yapar ve normal işlevlerini kısıtlar. Yaşlı derinin kırışıp, sarkmasından Alzeimer’a kadar birçok hastalığa sebep olur.
Kızartma, karamelleşme, ızgara, kavurma, işlenmiş ve konserve işlemi sırasında ısıtılan gıdalar AGE oluşturur. AGE inflamasyon ve oksidasyonu artırabilir yaşlanma, kalp, beyin, kemik ve eklem, böbrek, insülin direnci, anemi ve cildi etkileyen yaşa bağlı hastalıkların temel nedenidir.

TAVSİYE:  AGE tüketimini azaltmak için en iyi şey mümkün olduğunca çiğ yemektir. Yiyecekleri su bazlı yöntemle (buharda veya kaynatma) ile pişirin veya sirke, limon suyu ile pişirmeden önce marine  edin. Antioksidan ve anti-inflamatuar gıdalar tüketmek AGE’nin neden olduğu inflamasyon ve oksidasyonu azaltmaya yardımcı olur. Çilek, tatlı patates ve yeşil yapraklı sebzeler tüketin.


4. DİRENÇLİ SPOR EGZERSİZİ YAPIN
Kadınlar 30 yaşından sonra her on yılda bir kas kütlelerinin yaklaşık %5’ini kaybederler. Bunu tersine çeviren tek şey dirençli spor egzersizidir. Bu tarz egzersizlerin kas kitlenizi artırabileceği yapılan çalışmalar ile kanıtlanmıştır. Kuvvetlenme antrenmanı, kemik yoğunluğu, enerjinizi arttırmak ve güç için harikadır. Aynı zamanda metabolizmayı çalıştırır, dengeyi arttırır ve kalp için de iyidir. Daha fazla kas tonusu daha az sarkık deri anlamına gelir.
TAVSİYE: Haftada 3 kez 20 dakika boyunca kendi vücut ağırlığınızla, dambıllarla ve dirençli bantlarla  egzersiz yapın. Egzersiz programınıza haftada 5 gün kardio antrenmanı eklemeyi unutmayın. Tabi ki önce doktor kontrolünden geçmeyi ihmal etmeyin.

5.DELİKSİZ 7 SAAT UYUYUN

Düzenli uyku uyumak bir lüks değil, tıbbi bir ihtiyaçtır. Uykusuzluk kortizol (böbreküstü bezinden salgılanan bir hormon) eksikliğine yol açar. Vücudumuzun iç ve dış görünümünü etkiler. Tutarlılık da anahtarıdır: 2011 yılında yapılan bir araştırmaya göre, 5 yıl süreyle çok az uyku uyumak,  kavrama yeteneğinde azalmaya ve bulunduğunuz yaştan dört ila yedi yıl daha yaşlı bir algıya eşdeğer çıkmıştır.

TAVSİYE: Gecelik kesintisiz 7 saat sağlam uykuda vücudun kendini tamir etmesi mümkündür.  İyileşme, hafıza, cilt esnekliği, normal kortizol düzeyi ve metabolizma için önemlidir. Aynı uykuyu devam ettirmek ve uykuyu teşvik için oda sıcaklığını sabit bir derecede tutmak gerekir.  Melatonin üretimini sağlamak için kedi otu çayı veya ekşi vişne suyu doğal uyku yardımcılarıdır. Gerginlik ya da bacak uyuşması geceleri devam ederse,  1-2 çay kaşığı magnezyum sitrat tozunu su veya meyve suyu ile karıştırarak için, kaslarınızı gevşetmeye yardım eder.

6. YAĞI AZALTIN

Kadınlar genellikle ilerleyen yaşlarda diyet yaparken yağı azaltmaya çalışır ama omega-3 yağ asitleri gibi iyi, sağlıklı yağlar, cildi esnek tutar, beyin sağlığını arttırır, kalbi güçlendirir, diyabet ile mücadele eder ve ömrü uzatır. Omega-3’ü azaltmak yaşlanma sürecini hızlandırır, hücresel inflamasyonu artırır ve organda fonksiyon bozukluğuna yol açar. Ayrıca cildinizin, daha fazla tahriş olmuş, daha az parlak ve yaşlı görünmesine neden olur.

TAVSİYE: Daha fazla sızma zeytinyağı, badem, avokado ve vahşi somon gibi yağlı balık tüketin ama omega-6 bakımından zengin bitkisel yağlardan (mısır, soya, ayçiçeği) kaçının ve doymuş yağ bulunan tereyağı ve peyniri sınırlayın. Günlük 2 1/2 gram DHA ve EPA omega-3 gereklidir, bir çorba kaşığı balık yağı veya balık yağı vitamin takviyesi alabilirsiniz.

7.DURUŞUNUZU DÜZELTİN

İnsanlar 40 yaşından sonra her 10 yılda 1 santimetre boy uzunluklarından kaybeder. Sırtın yuvarlaklaşması, bel ağrısı, başın öne doğru pozisyonlanması yaş ile alakalı en tipik postür bozukluklarıdır. Yanlış şekilde oturmak, ayakta durmak, eğilmek sadece daha yaşlı görünmenizi sağlamakla kalmaz aynı zamanda fiziksel hasarlarda oluşturur. Eğer otururken veya ayakta dururken kemiklerin diziliminde bir aksaklık var ise, kaslarımız fazla çalışmak zorunda kalır ve bu da eklemlerinizi güçsüzleştirir. İyi bir postür sağlıklı görünmenize, güçlü ve esnek kalmanıza, ağrılardan kurtulmanıza, enerjinizi yükseltmeye, daha sakin ve hareketli kalmanıza yardımcı olur.

TAVSİYE: Otururken kalçanızın sert yüzeye temas ettiği kemikli kısımların üzerine oturun. Ayakta dururken, çenenizi geriye doğru çekin,  ağırlığınızı topuklarına doğru aktarın, her iki omzunuzu geriye ve aşağıya alın, başınızı çenenizi çok fazla kaldırmadan geriye doğru alın. Eğilirken ise kalça ve diz ekleminizden eğilin belinizden değil.

8- BOL BOL SEKS YAPIN

Faal olmak daha mutlu olmanıza, daha güçlü bir bağışıklık sistemine, iyi bir dolanım sistemine sahip olmanıza, daha fazla kalori yakmanıza ve hatta  sekiz yıl daha uzun yaşamanıza sebep olur. Seks kas tonusunu ayarlar, sizi daha fit ve genç gösteren büyüme hormonunun üretimini arttırır. Seks sırasında salınan kimyasallar stresi azaltır ve enerjinizi arttırır, böylelikle daha mutlu bir ruh haline sahip olmanızı sağlar.

TAVSİYE: Amerikalı çiftler haftada ortalama 2 kere seks yapar, fakat daha önemli olan kısım çiftlerin bu sıklıktan tatmin olmasıdır. Planlanmış seks sizin cinsel isteğinizi başlatmaya yardımcı olabilir. Libidonuzu yükseltmek için 4 hafta boyunca günde 3 kere 10’ar kez Kegel Egzersizlerini(pelvik taban kaslarını kuvvetlendiren egzersiz grubu) yapmayı deneyin.

9.GÜNEŞ KREMİNİ UNUTMAYIN

Tabi ki çok fazla güneşin en ciddi sonucu deri kanseridir ama aynı zamanda kırışıklık, güneş lekeleri, kılcal damarlarda çatlama, kuru ve donuk bir cilde de sebep olabilir. Ve tabii ki bu sadece kumsalda güneşlenerek harcadığınız vakitleri kapsamaz.  Güneşin %80’i günlük hayatta yürüme veya araba sürme sırasında açığa çıkar. Diğer kaynaklar ise kum, su, büyük aynalı odalar, bilgisayar ekranı, spotlar, yüksek irtifa ve kardan yansıyan ışıkları içerir.

TAVSİYE: Günlük olarak en az 30 veya daha üstü koruma sağlayan güneş kremlerini kullanın (çinko oksit ve titanyum dioksit içerenler kimyasal içermez). Bulutlu havalar dahil koruyucu kıyafetler giyin, şapka kullanın. Gözlerinizi koruyun; 400 veya daha üzerinde UV koruması sağlayan güneş gözlüğü kullanarak göz çevrenizi koruyun.

10. İNSÜLİN DİRENCİNİ ARTTIRMAYIN

Doğadaki karbonhidrat kaynakları tahıllar, sebze ve meyvelerdir. Günümüz şartları tahılları karşımıza işlenmiş olarak getirir. Rafine karbonhidrat kan şekerini ve insülin seviyesini hızla arttırarak dokuların hızla yaşlanmasına, serbest radikallerin oluşumunu hızlandırmaya ve bunun sonucunda insülin direnci ve metabolik sendroma sebep olur.

TAVSİYE: Doğadaki diğer karbonhidrat kaynağı olan sebze ve meyveleri tüketin. Sebze ve meyvelerden de anti oksidan değeri  en yüksek olan özellikle mor meyveler (karaüzüm, yaban mersini, karadut) kırmızı meyveler (çilek, kiraz, domates, nar, kırmızı elma) gibi koyudan açığa doğru beslenmenizi düzenleyin.

Dr. Fizyoterapist Gamze ŞENBURSA / Milliyet

7 Ağustos 2013 Çarşamba


Boş gebelik, gebelik kesesi içinde embriyonun olması gereken haftada görülmemesi demek. Halk arasında su gebeliği, tıp dilinde de anembriyonik gebelik olarak adlandırılan durumu, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Yasemin Yakut, “Gebelik kesesi var ama içinde embriyo görülmüyorsa boş gebelik tanısı alır. Boş gebelik belirtileri ile normal gebelik belirtileri aynıdır” diye açıklıyor.

KALİTE BOZUKLUĞUNDAN KAYNAKLANIYOR
Boş gebelikte bazı vakalarda kahverengi lekelenme tarzında kanamalar ortaya çıktığını belirten ve boş gebeliğin tekrarlama eğiliminin olmadığını söyleyen Yakut, “Boş gebelik mevcut gebeliğe özgü bir durumdur. Sadece bu gebelikte yumurta ya da sperm hücresinin kalite bozukluğundan kaynaklanır.
Anne ve babada kalıcı bir genetik problem yok ise tekrarlamaz. Bazı durumlarda kromozal bir bozukluktan ileri gelebilir. Boş gebeliğin tedavisi kürtaj yapılması yani bu boş gebeliğin tıbbi olarak tahliye edilmesi ile gerçekleştirilir. Müdahale sonrası bir adet kanamasından sonra hemen hamile kalınabilir” diyor.

9 Mayıs 2013 Perşembe



Gizlice özel bir hastaneye gidip...

Nurgül Yeşilçay, yakında Turkmax'ta yayınlanacak olan 'Ben Buralarda Yeniyim' adlı dizi için estetik operasyon geçirdi.

Yeşilçay, sevgilisi Tolga Karaçelik'in yöneteceği dizinin çekimleri öncesi, yıllardır kendisi için büyük sorun olan gözaltı torbalarından kurtuldu. Gizlice özel bir hastaneye gidip ünlü bir estetik doktoruna gözaltı torbalarını aldıran güzel oyuncu, şişlikler belli olmasın diye bir süre evden dışarı çıkmadı.

11 Nisan 2013 Perşembe



Uzmanlar kararında içilen şarabın kanserli hastaların ömrünü uzattığını belirtti. Şarabın aynı zamanda kalp krizinden ölme riskini yüzde 15 azalttığına dikkat çeken bilim insanları, aynı etkiyi bira ve diğer alkollü içeceklerin yapmadığını ifade etti.

ABD'li bilim insanlarının yaptığı araştırmaya göre meme kanseri olan kadınların günde bir bardak şarap içmesi halinde yaşama şansları artar. Sadece bununla da kalmıyor. Şarabın kalp krizinden ölme riskini de azalttığı ifade edildi.

ABD'li uzmanlar meme kanseri olan kadınların güvenli şekilde içki içip içemeyecekleri hakkındaki ikilemine son verdi. Daha önceki bir araştırmada İngiltere'deki 300 bin kanserli hastanın 13 bininin alkolden kaynaklandığı ifade edilmişti. Bu vakalar arasında meme, ağız, yemek borusu ve bağırsak kanserleri var. Yine bu araştırmaya göre meme kanserinin beşte biri alkolden kaynaklanıyor.
Çalışmada günde iki kadeh şarap içen kadınlarda meme kanseri gelişme riskinin beşte bir olduğu ifade edildi.

İçki içmenin kansere nasıl etki yaptığı tam olarak bilinmese de vücuttaki cinsiyet hormonu östrojeni yükseltmesi yoluyla artırdığı tahmin ediliyor.

Ancak bu yeni çalışma tanı konulmadan önce ve sonra kararında içilirse kanserden ölme riskine etki yapmadığını ileri sürüyor. Araştırmaya göre bu 'karar' haftada üç veya dört bardak. Bu şekilde içenlerin kalp damar hastalıklarından ölme riski ise yüzde 15 azalıyor.

Uzmanlara göre bira ve diğer alkollü içecekler aynı faydayı sağlamıyor. Aksine çok fazla alkol tüketen kanserli hastaların yaşama şansı azalıyor.

Journal of Clinical Oncology dergisinde yayımlanan araştırma, Seattle, Fred Hutchinson Kanser Araştırma Merkezi'nin Kanser Önleme Programı'nda çalışan Polly Newcomb'ın öncülüğünde yapıldı.

Dr. Newcomb kanser teşhisi konulmuş bir kadının alkol geçmişinin yaşam süresini etkilemeyeceğini söyledi. Buna ek olarak tanıdan sonra hafif şekilde şarap tüketirse yaşam süresini uzatabileceğini öne sürdü.

Çalışma 23 bin kadının verileri taranarak yapıldı.

Dünya Kanser Araştırmaları Fonu kanserli hastalarda alkollü içecekleri sınırladı. Fonun önerisine göre erkekler günde iki kadeh kadınlar bir kadeh içebilir.

Kaynak : http://www.gazeteport.com.tr/

22 Mart 2013 Cuma


  
Lady Gaga geçirdiği kalça ameliyatının ardından iyileşmeye başladı.

Kendini iyi hisseden ünlü şarkıcı Born This Way adındaki konser turnesinin ertelemesi için yapılan baskıyı reddetti.

Menajeri Vincent Herbert da ünlü şarkıcının oldukça iyi olduğunu ifade etti.

Herbert, Gaga’nın yeni çıkacak albümü ARTPOP’ın tamamlanmak üzere olduğunu ve çılgın popçunun işinin başına geçtiğini belirtti:

“Lady Gaga tekrar sahnelerde olacağı ve hayranları muhteşem şarkılar dinleyeceği için çok heyecanlıyım."

Her ne kadar kesin bir konser tarihi verilmese de, Gaga’nın menajeri eski dans performanslarından hiçbir şey kaybetmediğini de sözlerine ekledi.

15 Mart 2013 Cuma



Bugüne kadar bıçak değmemiş yeri kalmayan ünlü sanatçı, önceki günlerde kollarından operasyon geçirdi. İddialara göre Süperstar, kollarının alt bölgesindeki yağları aldırdı.Bir süredir kollarındaki sarkmalardan şikayetçi olan Ajda Pekkan, aynı operasyonu 2010 yılında yine ABD'de geçirmişti.

Süperstar'ın yine Adil Ceydeli isimli dünyaca ünlü estetik uzmanına gidip gitmediği ise merak konusu oldu.
Öte yandan Ajda Pekkan'dan Beşiktaşlı hayranlarına müjdeli haber geldi. Süperstar, Siyah-Beyazlı takımın 19 Mart'ta 110. yıl kutlamalarında sahneye çıkması için getirdiği teklife "Beşiktaş'ın bu özel yılında sahneye çıkmak isterim" yanıtı verdi. Ünlü sanatçının, İnönü Stadyumu'ndaki konserde ücret almadan boy göstereceği öğrenildi.

Süperstar'ın yeni başvurduğu estetik yöntemini duyanlar ‘Bir orası kalmıştı’ demekten kendilerini alamadı
Pekkan, aşırı estetik sonucu tükürüklerinin aktığını fark etmediği için de dudak kenarlarından operasyon geçirmişti.

Yüzünde bıçak değmedik yer kalmayan ve estetik cerrahi konusunda artık profesör kadar bilgili olan Ajda Hanım; son olarak gözünü, kulağının arkasına dikmiş! Özge Gürcan’ın haberine göre Fibroterapi, denilen bir yöntemle daha da genç görünmeyi amaçlayan Süperstar, bunun için kulağının arkasındaki dokuların nimetlerinden faydalanıyor.

Güneş görmediği için yüzdeki birçok bölgeye göre daha geç yaşlanan kulak arkasından alınan doku, bir aşıyla Ajda Pekkan'ın yüzüne enjekte ediliyor. Süperstar, Türkiye'de yeni yeni uygulanan yöntemden şimdilik memnun.
İşte Ajda Pekkan'ın geçirdiği estetik operasyonların listesi: 3 kez burnunu yaptırdı, 6 kez dudaklarına silikon enjekte ettirdi... Diz kapaklarını ve karın bölgesini gerdirdi, 4 kez de yüz gerdirme operasyonu geçirdi... Bunun yanısıra her 6 ayda bir yüzüne botoks yaptırıyor...

9 Mart 2013 Cumartesi



Rahim ağzı kanseri teşhisi konduğunda doktoru ona “Altı ayın kaldı” demiş. Asuman Dabak ise “Kanseri kabul etmiyorum, geldiği gibi geri gidecek” diyerek mücadeleye girmiş. Sonuç? Aradan yedi yıl geçti ve Dabak şimdi çok sağlıklı.

Birçok hayalinin ve planının olduğu, hayatının en verimli çağında, bir doktor “Altı ay ömrün kaldı” diyor. Anne olmak istediği bir dönemde, asla anne olamayacağını öğreniyor. Aşık olduğu sevgilisine, onu düşünerek; “Beni bırak git başkasıyla evlen” diyor. Sevgilisi onun yanında kalmayı tercih ediyor. Evlenme teklif edip eşi oluyor. Bu film gibi hayat hikayesinin kahramanı Asuman Dabak.
“Pis Yedili” dizisinde izlediğimiz Dabak; rrahim ağzı kanseri teşhisi konduktan sonra yaşadıklarını ve kanserle nasıl mücadele ettiğini anlattı...

 Bundan kaç yıl önce ve hangi belirtilere bakılarak rahim ağzı kanseri olduğunuz anlaşıldı?

Hikaye 2005 yılında, ara kanamalar ve ufak tefek sancılarla başladı. Sonrasında kanamalarım sıklaştı, ağrılarım arttı.

Hangi evresinde teşhis edildi?

En son evresindeydi. Çok yayılmıştı. Hasta psikolojisiyle uzaktan yakından alakası olmayan bir doktor; “Ben diyeyim altı ay, sen de yedi ay ömrün kaldı” dedi.

“İnsanlara hayır diyebileceğimi öğrendim”

 Ne hissettiniz?

“Hadi ya, o kadar mı az?” diye düşündüm. Hani birkaç sene olabilirdi ama altı ay! O altı ay bitinceye kadar, ne tür acılar ve sıkıntılar beni bekliyor acaba diye de düşünüyorsunuz. Saçma sapan bir duygu, sonu karanlık ve uçurum.

 Ama siz, hastalığı hiçbir zaman kabullenmeyenlerdensiniz...

Üzerinden altı sene geçti hâlâ daha hastalığımla ilgili bilgisayarda herhangi bir tuşa basıp, bir siteye girip bilgi almadım. Kanseri reddettim. “Hayır, bende olmaması gerekiyor, geldiğin gibi gideceksin” dedim.

Çocuk yapmayı istediğiniz bir dönemde mi oldu bütün bunlar?

Evet, çocuğum olsun, onunla güzel şeyler paylaşayım ve iyi bir insan yetiştireyim istiyordum.

Türkiye'de yasalar taşıyıcı anneliğe hâlâ izin vermiyor, değil mi?

Maalesef. Ne olur? Gidersiniz, herkesin yaptığı gibi yurt dışında yaparsınız ama ben bunu neden gavurda yapayım? Benim ülkemde neden yasal değil?

 Kanserden sonra hayattaki öncelikleriniz değişiyor mu?

Maddiyatı ve kariyer planlarınızda egolarınızın öne çıktığı her şeyi, “A ne saçmaymış” deyip kenara atıyorsunuz.

 Bu süreçte neler öğrendiniz?

Konuşarak her şeyin çözülebileceğini, hiçbir şeyi biriktirmemek gerektiğini öğrendim. İnsanları suçlamamaya başladım. Herkes kendi doğrusuna göre davranıyor. “Seni çok seviyorum ama bu konuda yardımcı olamayacağım” diyemezdim mesela. Ama şimdi insanlara hayır diyebileceğimi öğrendim. Daha evvel beni çok üzen, kahreden bir şeye, şimdi “olmuş
ne yapalım, çözümü ne” diye bakıyorum. Olmuyorsa da; “Düzeltmek istedik, olmadı” diyorum.

“Sevgilim niye hasta bir kadınla uğraşsın ki?”

 Bir kadın neden en zor gününde deli gibi âşık olduğu 14 yıllık sevgilisinden ayrılmak ister?

Seviyorsanız, git dersiniz. Sevmek, karşınızdakinin de özgür kalmasını sağlayabilmektir. Niye hasta bir kadınla uğraşsın? Yeri geldi altım temizlendi, sıkıntılı bir süreçti bu. O mutlu olmazsa, gözlerindeki mutsuzluğu görürsem, ben nasıl mutlu olurum? Zaten o ilişkiden ne hayır gelir? Ayrıca niye ben o adamın hayatına engel olayım? Ama o gitmedi.

 Eşiniz hep yanınızda mıydı?

Evet, evde yardımcımız olmasına rağmen sabah, öğle, akşam ilaçlarımı bizzat kendisi içirdi. Günlerce işe gitmediğini bilirim.

“Amacımız, bir engelliler üniversitesi”

Beşiktaş Belediyesi ile engellilerin meslek sahibi olması konusunda bir projeniz varmış...

Arsen Vakfı ile beraber böyle bir işe kalkıştık. Amacımız; engelleri ortadan kaldırmak. Toplumda engellilere, eve mahkum insanlar gözüyle bakılıyor. Ben ve benim gibi düşünenler bu vakfı kurdular. Ben de bir oyuncu ve eğitmen olarak ders vermek istedim.

 Projenin asıl amacı ne?

O insanların da bizler gibi her yerde iş bulabilmelerini sağlamak. Kurgu, seslendirme ve dublajı oturdukları yerden yapabilirler. Arsen Vakfı’nın amaçlarından biri de dünyadaki ilk engelliler üniversitesini kurmak.

7 Mart 2013 Perşembe


Amerika Birleşik Devletleri’nde doktorlar, tıp tarihinde ilk kez, HIV virüsü ile doğan bir bebeği iyileştirmeyi başardılar.

Başarının, bebeğe çok erken aşamada yüksek dozda antiretroviral ilaçla müdahale edilmesi sayesinde sağlandığı düşünülüyor. Mississippi’de doğan bebek, şu anda ikibuçuk yaşında ve bir yıldır ilaç kullanmadığı halde hastalık belirtisi göstermiyor. Tedavinin diğer çocuklarda da aynı etkiyi gösterip göstermeyeceğinin anlaşılabilmesi için daha fazla denenmesi gerekiyor. Ancak sonuçlar ilk defa, HIV virüsü ile doğan çocukların çok erken müdahale halinde, iyileştirilebileceğini göstermiş oldu.


Ortadan kaybolmuş
Koruma amacıyla adı ve cinsiyeti açıklanmayan çocuk Missisipili.
Doktorlar, annesinin HIV taşıdığı tespit edilen bebeğe HIV pozitif olma riski yüksek olduğundan, henüz 30 saatlik iken yüksek dozda antiretroviral ilaç tedavisi başlatmışlar.
Çocuk 18 aylık oluncaya kadar bu tedavi devam etmiş.
Ama çocuk ve annesi 5 ay boyunca ortadan kaybolunca, doktorlar da endişelenmeye başlamışlar.
Aradan beş ay geçmiş ve 5 ay sonra bu süre içinde hiç ilaç kullanmamış olan bebek yeniden tedavi merkezine getirildiğinde karşılaştıkları sonuçlara inanamamışlar. Çünkü bebekte hiç virüs bulunamamış.

Neden başarılı oldu?
ABD’deki AIDS Araştırmaları Vakfı’ndan Ruina Johnston şöyle açıklıyor:
“Normal olarak HIV pozitif riski taşıyan çocuklar profilaktik antiretroviral ilaçla tedaviye alınıyor. Oysa burada çocuğa standart tedaviye göre çok daha yüksek bir doz ilaç, çok daha erken bir aşamada veriliyor.
“Muhtemelen bu yüzden, HIV virüsü, bebeğin vücudunda virüs rezervleri kuramadan yok edilmiş oldu. Bir kere oluştuktan sonra yok edilmesi çok zor olan şey bu rezervler. Onlar oluşmadan müdahale edilirse anti retroviral ilaçların virüsle başedebildiği anlaşılıyor. “
Gerçekten de erken müdahelenin kritik önem taşıdığını söyleyen doktorlar, ilaçların iki etkisi olduğunu söylüyor.
Antiretroviral ilaç, önce virüsün çoğalmak süretiyle kısa ömürlü aktif hücreler üretmesini engelliyor. Ama daha önemlisi CD4 adı da verilen uzun ömürlü alyuvar hücrelerini etkilemesini önlüyor.
Bu hücreler bir kez virüsü alırsa, HIV virüsünü yıllarca barındıran ve üreten gizli rezervler gibi işlev görüyor.
İşte bu yüzden tedavinin daha büyük bebeklerde ve daha geç müdahele halinde sonuç getirmeyeceği düşünülüyor.
‘İşlevsel tedavi’
Tedavinin sonuçlarını, Baltimore’da Johns Hopkins Üniversitesi’nde virolog Dr Deborah Persaud, Atlanta’da Retrovirüsler ve Fırsatçı Enfeksiyonlar Konferansı’nda sundu.
Persaud, “Bu HIV’nin çocuklarda potansiyel olarak tedavi edilebilir olduğunun bir kanıtı” dedi.
İlk başarılı HIV tedavisi, 2007 yılında Timothy Ray Brown’a uygulanmıştı.
Brown’un hastalığı, lösemi tedavisinde kullanılan, bağışıklık sisteminin yok edilmesi yöntemiyle ve HIV enfeksiyonuna direnen genetik mutasyona uğramış bir donör’den alınan kök hücre nakline dayanan bir tedavi sonucunda önlenebilmişti.
Bu, uygulaması çok zor bir tedavi olduğundan, antiretroviral ilaçla tedavinin çok daha “işlevsel” ya da uygulanabilir bir tedavi olduğu söylenebilir.

Sadece bu bebek mi?
Mississippi’deki bebek, çocuklarda HIV tedavisinde kullanılan mevcut ilaçlarla iyileştirilen ilk hasta oldu.
Ama acaba tedavinin başarısı ilaçtan ve erken müdahaleden ziyade, bebeğin bünyesine has özelliklerden kaynaklanıyor olabilir mi?
Yani, bu tedavi sadece bu çocuğu iyiliştirmiştir diyebilir miyiz?
AIDS Araştırma Vakfı’ndan Dr Ruina Johnston, “Bunu düşünmemizi gerektirecek bir sebep yok şu anda. HIV virüsünü çok güçlü bir şekilde kontrol eden bünyelere has özellikler biliniyor. Bu bebekte böyle özellikler bulunduğuna dair işaret görülmüyor” diye yanıtlıyor.

Bir yıldır temiz
Missisipi’de çocuğun bakımını sürdüren uzmanlardan Dr Hannah Gay, bir yıldır çocuğa yapılan en hassas testlerde bile, kanında virüse rastlanmadığını söylüyor.
Dr Gay, bebeğin uzun ve sağlıklı bir yaşam sürme şansının çok yüksek olduğunu söylüyor ve bu yöntemin, annelerinden doğarken HIV virüsü alan diğer bir çok bebekte de aynı sonucu verebileceğinden umutlu olduğunu vurguluyor.
Varlıklı ülkelerde HIV taşıyan annelere uygulanan antiretroviral ilaç tedavisi ile, zaten kandaki virüs çok düşük düzeye indiriliyor ve çocuklara geçme oranında yüzde 98 oranında risk azaltıcı etki yaratılıyor.
Ama gelişmekte olan ülkelerde antiretroviral ilaç tedavisine hala görece çok az kişi ulaşabiliyor ve HIV pozitif kadınların çocukları hala büyük riskle karşı karşıya. kaynak bbcturkçe

26 Şubat 2013 Salı


ABD’nin en ünlü doktorlarından olan ve televizyonda milyonlarca takipçisi bulunan Hürriyet yazarı Mehmet Öz, “Pen.s, ölçme çubuğu gibidir. Erkeğin sağlıklı olup olmadığını gösterir” dedi.

HuffPost Live’a konuk olan Öz, şunları söyledi: “Ereksiyon sorunu, organın kanla dolmasını sağlayan hücrelerin vücudun başka yerlerinde düzgün çalışmadığının göstergesidir. Erekte olamıyorsanız böbreğininizde, kalbinizde, beyninizde, cildinizde sorun olabilir. Böyle bir sinyal aldığında insanlar utanmak yerine tedbirli davranmalı, çözüm için uzmanlara başvurmalı.”

25 Şubat 2013 Pazartesi



Markete yakın oturan şişmanlıyor.

ABD'de yapılan bir araştırmaya göre, markete yakın oturan çocuklar, kilo almaya daha eğilimli.

Araştırmada 440 çocuk dört yıl boyunca gözlem altında tutuldu. Uzmanlar, süper markete bir kilometreden daha yakın bir yerde oturan çocukların vücut kitle endeksinin, markete uzakta oturan çocuklara göre daha yüksek olduğu sonucuna vardı.

Uzmanlara göre, süpermarketlerin yakınında oturmak, daha fazla şekerli gıda tüketmeye yol açabiliyor

5 Şubat 2013 Salı

“Kanserin çaresi bulundu ama büyük bir endüstri olduğu için açıklanmıyor.” Kanser hastaları ve yakınlarının onkoloji koridorlarındaki zorunlu mesailerinde sıkça dile getirdikleri bir düşüncedir bu. Peki, bu kanı gerçek olabilir mi, yoksa bir şehir efsanesinden mi ibaret?


2000’li yılların başlarında Türkiye’deki ölüm nedenlerinin % 12’si kanserden kaynaklanırken bugün rakam % 20. On yılda gerçekleşen % 8’lik bu artış, kanser tehdidinin giderek arttığının en iyi göstergesi.

Kanser bir taraftan çığ gibi büyürken, diğer taraftan da hastalıkla ilgili bilgiler kafa karıştırıcı olabiliyor. Kanserden korunmada etkili olduğu açıklanan bir şey kısa süre sonra ‘zararlı’ ilan edilebiliyor. Son günlerde sıkça konuşulan brokoli özelindeki antioksidan polemiği gibi. Bir tarafta da özellikle zamanlarının önemli kısmını onkoloji kliniklerinde geçirmek zorunda kalan kanser hastaları ve yakınlarının sık sık dillendirdiği, ”Aslında kanserin çaresini buldular ancak bu pahalı tedaviden yararlanan kesim yani uluslararası ilaç sermayedarları ve bağlı çevreler açıklanmasını istemiyor” şeklinde yaygın bir kanı var.

ntvmsnbc, 4 Şubat Dünya Kanser Günü’nde kanserdeki gidişatı ve kafaları kurcalayan soruları konunun uzmanlarına sordu. Hasta ve yakınlarının en çok merak ettiği, ‘kanserin çaresi bulundu da saklanıyor mu’ sorusuna Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip’in cevabı:

PROF. SAİP: ÇARE BULUNSAYDI AÇIKLANIRDI

“Öncelikle kanser tek bir hastalık değil. Seyri, huyu, tedavisi çok farklı olan hastalık topluluğuna verilen genel bir ad. Bu nedenle tek bir ilaçla bütün kanserlerin tedavisi mümkün değil. En sık görülen meme kanserinin bile kendi içinde bilinen en az beş çeşidi var. Ayrıca bunu keşfetmiş bir ilaç firması varsa zaten köşeyi döner, neden açıklamasın ki? Dünyanın bugün geldiği iletişimdeki gelişmeler bu tür bilgilerin gizli kalmasını imkansız kılıyor. Artık ilaç araştırmaları yapmak çok zor, büyük bir sermaye gerektiriyor. İlaç çalışmalarına getirilen kısıtlamalar nedeniyle akademisyen kaynaklı ilaç çalışmaları yapmak mümkün olmuyor. Bu nedenle daha çok ticari değeri olan çalışmalar ağırlıklı olarak yapılmakta. Hükümetler akademi kaynaklı ilaç çalışmalarını özendirecek tedbirler almalı.”

PROF. GÜLLÜ: ÇARE OLSAYDI HOCALAR KANSERDEN ÖLMEZDİ

Kanser profesörlerinin ve ilaç patronlarının da kanserden ölebildiğini belirten ve “Çare bulunsaydı, onlar ölmezdi” diyen İç Hastalıkları ve Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Güllü’nün yaklaşımı, “Unutmayalım ki hastalığın tedavisini bilip de saklıyorlar denen ilaç endüstrisi patronlarının veya kanser hocalarının kendileri ya da en sevdikleri de kanserden ölebiliyor. Çare biliniyor olsa bu insanlar nasıl ölür… Bir patron kendisi veya sevdiği biri kanserden ölüyorken, ‘çareyi açıklarsam firmam zarar eder’ diye bir mantık yürütüyor olabilir mi? Ayrıca hangi ilaç endüstrisi sahibi dünyanın en zengini olmak istemez? Çünkü kanserin bir ilacı varsa hiç vakit kaybetmeden istediği fiyattan bütün dünyaya pazarlar, tüm diğer firmaları alt eder ve dünya piyasasına hakim olur, kimse itiraz da edemez” şeklinde oldu.


Kozan, Hipertansiyon hastalarının tanı konulmasında bazen çok geç kaldıklarını belirterek, hastalığın ancak bazı organlara zarar verdiğinin anlaşılmasından sonra insanların tedavi için doktora başvurduklarını söyledi.

Oysaki hastalığın tanısının kolay olduğunu belirten Kozan, ''Kahve, sigara gibi uyarıcı maddeleri almadan 5-10 dakikalık dinlenme sonucu 3 farklı zamanda ölçülen kan basıncı 140/90 mmHg nin üzerinde ise hipertansiyon tanısı konur. Bazen organ hasarları sonucu yakalanabilir. Bazen bir beyin kanaması sonucu fark edilebilir. Genellikle böbrek, kalp, beyin ve göz gibi hayati organlarda hasar yapar''dedi.

Prof. Dr. Kozan, hipertansiyonun tanısının ardından tedavisinde, yaşam biçimi değişikliğinin öneminin büyük olduğunu belirterek şunları söyledi: ''Sigara bırakılması, tuzsuz diyet, kilo kontrolü ve egzersiz mutlaka yapılmalıdır. Bunların üstüne hastaya uygun olan hipertansiyon ilaçları başlanır. Hipertansiyon ilaçları son derece güvenli ilaçlardır. Yapılan spekülasyonların hiçbir bilimsel dayanağı yoktur. Bazı kişilerde yüksek tansiyonun en az üç ya da daha fazla ilaç almasına rağmen kontrol altına alınamadığı durumlar olduğunu ifade ediyor. En az 3 ilaç almasına rağmen kan basıncı 140/90 mmHg üstünde seyrediyorsa dirençli hipertansiyondan bahsedilebilir. Gerçek manada dirençli hipertansiyon oranı hipertansiyon olgularının yüzde 3-5'ini oluşturur.''

İNATÇI HİPERTANSİYONA RENAL DENERVASYON FRENİ

Kontrol altına alınmayan her hipertansiyonun organ hasarına yol açabildiğini belirten Prof. Kozan, bu hastaların düzenli olarak kontrollerini yaptırmaları gerektiğini ifade etti.

Kozan, dirençli hipertansiyonda Türkiye'de ve dünyada hastalara renal denervasyon yönteminin uygulandığını ve olumlu sonuçlar alındığını belirterek, ''Tüm ilaçlara rağmen kan basıncı kontrol altına alınamıyorsa (en az 3 ilaç kombinasyonu sonrası) renal denervasyon düşünülür. İşlem son derece basittir. Bir kateterle böbrek arterine girilerek çepe çevre böbrek arterinin sinirleri yakılır. Bunda amaç böbreğin sinirsel uyarımına engel olarak hipertansiyona neden olan hormonun salınmasını engellemektir. Bu sayede Kan basıncında 30/20 mmHg’lik düşmeler sağlanabilmektedir'' dedi.

4 Şubat 2013 Pazartesi



Yaşlanma sürecini yavaşlatan ve hastalıklarla savaşan en iyi yol tabağınızı vücudunuzun ihtiyacı olan besin değeri yüksek gıdalarla doldurmaktır. Hangi besinlerin yıllara meydan okumanıza yardımcı olabileceğini keşfedin. Akıllı davranın ve yediklerinizle sağlığınızı koruyun. Aşağıdaki gıdaları beslenme programınıza ekleyerek uzun yıllar boyunca hem genç görünecek hem de genç hissedeceksiniz.

1..Kıvırcık lahana

Sağlıklı bir bağışıklık sistemine katkılarının yanı sıra bu yeşil yapraklı sebzenin kanserle savaşıcı özellikleri mevcuttur. Karaciğer bu önemli besin maddelerini emer ve zararlı toksinleri temizleme gücü artar. Unutmayın, ne kadar az pişirirseniz, daha az acı olacaktır.

2.Tatlı patates

Bu turuncu sebzenin parlak rengi, içerisinde güçlü bir antioksidan olan karotenoid barındırdığı anlamına gelir. Ayrıca bu sebze, cildiniz ve gözleriniz için önemli olan ve kırışıklıkları önlemeye yardımcı A vitamini deposudur. Sarı patates yerine bu besin değeri yüksek alternatifi tercih edin.


3.Somon

Somon, kalp sağlığı ve genel sağlığınız için gerekli olan Omega-3 yağ asitleri içerir. Eğer balık sevmiyorsanız balık yağı haplarını veya vejetaryen Omega-3 hapları kullanabilirsiniz.


4.Kuru fasülye

Bu fasulyenin zengin lif içeriği kan şekeri seviyesini düşürmede önemli bir rol oynar. Sağlıklı bir kan şekeri seviyesi sağlamak, diyabet ve kolesterol yükselmesini önlemeye yardımcı olur. Neden olduğu rahatsız edici gazı azaltmak için suda bekletin ve haftada 2-3 kere tüketmeye çalışın.


5.Sindirim dostu yiyecekler

Vücudumuza ne giriyorsa, dışarı çıkmalıdır. Beslenmenizde yapacağınız küçük değişikliklerin tuvalet ziyaretleriniz ve sindirim sağlığınız üzerinde büyük etkisi olabilir. Hangi yiyeceklerin tuvalete düzenli çıkmanıza yardımcı olduğunu ve ‘S şekilli’ dışkıyı sağladığını keşfedin.Tuvalet yolculuklarınızın sizi kızdırmasına izin vermeyin. Sindirim yolunuzu formunda tutmanın ipuçlarını sizinle paylaşıyorum...


6.Tam tahıllılar

Beyaz un yerine tam tahılları tercih edin. Sindirim sisteminize yeterli miktarda diyet lifi alabilmek için tam tahıllı ekmek ve makarna tüketin. Yeterli derecede suyla birlikte tüketildiğinde dışkı yapımını kolaylaştırır.


7.Nane bitki çayları

Kabızlığınıza iyi gelmesi için bu lezzetli ve bir o kadar da etkili çayı deneyin. Bazı ilaçlar yan etki olarak kabızlığa neden olabilir ve bu çay sindirim sistemi hareketliliğini kolaylaştırarak tuvalete çıkmanıza yardımcı olur.


8.Şeker

Yapay tatlandırıcılar, tatlı ihtiyacınızı karşılamak için cezbedici bir seçenek olsa da, tuvalete koşmanıza neden olabilirler. Vücudumuzda yapay tatlandırıcıların emilimi düzgün bir şekilde sağlanamaz, böylece bağırsak içine su emerler. Bu su geri emilmez ve sulu dışkıya neden olur. Bir çay kaşığı şeker yalnızca 16 kaloridir yani yapay tatlandırıcı yerine gerçek olanı kullanarak yapay tatlandırıcıların neden olduğu ishali çözümleyebilirsiniz.


9.Kahvaltı

Güne iyi başlamak için kahvaltınızda lif zengini besinlere yer verin. Muz, yulaf ezmesi (çekilmiş yerine özellikle kesilmiş), elma püresi ve tosttan (tam tahıllı ekmekten) oluşan bir kahvaltı hazırlayabilirsiniz. Bu 4 besin düzenli tuvalete çıkmanızı garantiler.
 
10.Cilt bakımında arı ürünleri

Yeni doğal anti-aging terapilerinin hepsinin ortak bir yönü var: Arılar. Bal arısı zehrinin neden yeni doğal güzellik modası olduğunu keşfedin. Güzellik sektöründe kullanılan en güçlü maddelerin bir kısmı arı kovanlarından geliyor.
 
11.Ballı güzellik maskesi

Malzemeler - 2 yemek kaşığı çiğ bal - 1 yemek kaşığı yeşil kil veya pembe kil - 2 damla lavanta veya gül yağı (isteğe bağlı) - Su (seyreltmek için) Uygulanışı: Yüzünüzü yıkayın ve hafif nemli bırakın. Maskeyi göz bölgesi dışında yüzünüzün her bölgesine uygulayın. 15 dakika bekleyin. Ilık suyla durulayın. Yumuşak hareketlerle kurulayın.
(kaynak:elmaelma)

26 Ocak 2013 Cumartesi


Zayıflamak için internetten satın alarak kullandığı 'gıda takviyesi' adıyla satılan mango özlü ilaç, genç kadının kalbinin durmasına yol açtı. Sağlık Bakanlığı uyardı: Bu ilaçlar öldürüyor.


Balıkesir 'de 35 yaşındaki Nilüfer Gülmez'in zayıflamak için internetten satın alarak kullandığı 'gıda takviyesi' adıyla satılan mango özlü ilaç, 4 drajelik kullanımdan sonra Gülmez'in kalbinin durmasına yol açtı.
Genç kadın halen yoğun bakımda ölüm kalım savaşı verirken, Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürü Dr. Saim Kerman, son günlerde benzer olayların peşpeşe yaşandığını belirterek, "Bu ürünlerin analizlerde mango, acaiberry, altınçilek gibi tamamıyla bitkisel olduğu iddia edilen ürünlerin içinde hiç bulunmaması gereken ve önemli bir ilaç etken maddesi olan 'sibutramin'e çok yüksek oranda rastladık.

Sibutraminin aşırı dozu kalp kaslarında, kardiyolojik toksik etki yaratarak kalp durmasına yol açıyor" dedi.
Bu ürünleri almayın Bir ilaçta bulunması gereken en yüksek sibutramin miktarının, uluslararası stardartlara göre 20 mg olması gerektiğine dikkat çeken Kerman şu bilgileri verdi: "İlaç olamayan üstelik tamamıyla bitkisel olduğu iddiasıyla gıda takviyesi adı altında satılan bu ürünleri analiz ettik. Dudak uçuklatacak kadar yüksek oranlarda sibutramine rastladık. Bazı drajelerde 40 mg iken bazılarında ise 70 mg arasında değişiyor. Bu kalp durmasına neden olacak öldürücü bir oran. Kısa sürede zayıflattığı iddia edilen hiçbir ürünü satın almayın."

Gelen şikâyetleri değerlendirerek çeşitli adreslere baskınlar düzenlediklerini söyleyen Kerman şöyle devam etti: "Mango, altınçilek, acaiberry, biber içerikli zayıflatıcı ürünler genellikle çantacı olarak tabir edilen kişilerce yurtdışından kaçak olarak ülkeye sokuluyor. Bu kişilerin önünü kesmek için, Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü olarak tıbbi etkisi olan tüm bitkileri ruhsatlandırma yoluna gideceğiz. Çalışmalarımız devam ediyor. Kısa süre içinde devreye girecek bu uygulama büyük oranda etkili olacak. Bir ara altınçilek özlü olduğu iddia edilen ürünler için 'Başbakanın tercihi' ibaresini kullandılar. Şimdi de mango özlü tabletler için 'Dr.Mehmet Öz'ün tavsiyesi' deniyor. Bu tefeci kişilere kesinlikle güvenmeyin, kanmayın."

25 Ocak 2013 Cuma



Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay insanların sofaların da yumurta, ceviz ya da tereyağına soyadını taşıyan bu diyette yer açmanızı söyler. Lakin, ekmek konusun da bu şekilde rahat bir yaklaşım yoktur. Karatay; bir çok besine izin verirken, ekmeği yaşantınız içerisinden çıkarmanızı söyler. Aslında karatay diyeti temek anlamda oldukça basittir. Sizlere yaşadığınız topluma uygun olarak bir beslenme seçeneği sunar ve düzenli beslenme yapmanızı sağlar.

Yani; tereyağı tüketmeyin demez. Sadece, bilinçli ve dikkatli bir biçim de tereyağını tüketmenizi sağlar. En önemli kısım ise, hareketsizliktir. Karatay diyetinde, gün içerisin de en azından 20 dakika kadar yürüyüş yapmanız gerekmektedir. Yani, bir çok besini rahat bir biçim de tüketebilir ama olabildiğince az tüketebilirsiniz. Ekmeği hayatınızdan çıkarmalı ve gün içerisin de hareketli olarak en azından yürüyüş yapmalısınız. Karatay diyeti, temelinde bu doğrultular üzerine kurulmuştur.

PAZARTESİ
Kahvaltı 08.00-09.00)
iki( tane yumurta Suda( haşlanarak rafadan ya da kayısı kıvamında hazırlanmış. Tereyağında peynirli omlet de yapılabilir.)8-10 tane tuzu alınmış yeşil ya da kara zeytinbir avuç ıçi kadar ak peynir,4-5 tane gün kurusu kayısışekersiz nebat çayı, su ya da meyve çayıbir ınce( belirgin) çay bardağı koz Ekmek( yerine ak peynirle beraber yenebilir. Cevizler mümkünse yeni kırılmış olmalıdır.)
öğle yemeği 13.00-14.00)
bir( avuç ıçi kadar dana söğüş, bol salata ve zeytinyağlı fasulyesalata olarak dilimlenmiş ya da rendelenmiş turp ve havuç veya mevsim salatası, tabii sirke, limon, az miktarda kristal kaya tuzu ve sızma zeytinyağı ıle hazırlanmalıdır.bir su bardağı tuzsuz ayranarzu edildiği kadar şekersiz nebat çayı ya da su
ara öğün koşul( değil) 15.00)
yarım( su bardağı kadar koz şekersiz olarak sevdiğiniz herhangi 1 çay ya da taze limonlu su
akşam yemeği (18.00-19.00)
balık, yeşil soğan, roka ve turp Salata( bol miktarda hazırlanıp, ıçine, tabii sirke, limon, az miktarda kristal kaya tuzu ve sızma zeytinyağı ıle beraber adet keten tohumu ılave edilerek hazırlanmalıdır.)

salı
kahvaltı 08.00-09.00)
kayısı( kıvamında suda haşlanmış 2 yumurta Saf( tereyağı ya da zeytinyağı ıle omlet veya menemen de yapılabilir)8-10 tane tuzsuz zeytin 1 avuç ıçi kadar ak peynir2-3 tane çarliston yeşilbiber5-6 tane minik domatesşekersiz çay ya da sütbir ınce( belirgin) çay bardağı fındık Ekmek( yerine ak peynirle beraber yenebilir. Fındık mümkünse yeni kırılmış olmalıdır.)
ara öğün koşul( değil) 10.00)
yarım( su bardağı kadar koz Bol su ya da yeşil çay
öğle yemeği 13.00-14.00)
bir( tabak zeytinyağlı barbunya ya da etli sebze yemeğilahana ya da karnabahar salatası çiğ( ya da buğulanmış olabilir)bir su bardağı ayran ya da 1 kase yoğurt
ara öğün koşul( değil) 15.00)
bir( orta boy elma ya da mevsim meyvesibir kase yoğurt Mümkünse( evde mayalanmış veya geleneksel usulle üretilmiş. Kesinlikle diyet olmayacak)şekersiz çay ya da 1 fincan Türk kahvesinescafe olarak bilinen granül kahveler ışlenmiş besin oldukları ıçin yasak
akşam yemeği 18.00-19.00)
balık( ızgara Fırında( veya buğulama usulü de pişirilebilir)bir tabak pilakiroka, yeşil soğan, maydanoz ve 1 tatlı kaşığı keten tohumu Bütün( salatalara tabii sirke, limon, az miktarda kristal kaya tuzu ve sızma zeytinyağı ılave edilebilir.)iki kibrit kutusu kadar tahin helvası

çarşamba
kahvaltı 08.00-09.00)
kayısı( kıvamında suda haşlanmış 2 yumurta Saf( tereyağı ya da zeytinyağı ıle omlet veya menemen de yapılabilir)bir avuç ıçi kadar ak peynir2-3 tane tatlı kırmızıbiberyeşil çay ya da sevilen nebat çayıbir çay bardağı ınce( belirgin) Antep fıstığı Ekmek( yerine ak peynirle beraber yenebilir. Fıstıklar, tuzsuz ve mümkünse yeni kırılmış olmalıdır.)
ara öğün koşul( değil) 10.00)
tuzsuz( yerfıstığı Kavrulmamış( ve mümkünse yeni kırılmış olmalı)bol su ya da nebat çayı
öğle yemeği 13.00-14.00)
bir( bardak zeytinyağlı taze yeşil fasulye3-4 tane ızgara köfte1 kase yoğurtturp ve havuç rendelenerek hazırlanmış salata ve 1 tatlı kaşığı keten tohumu Bütün( salatalara tabii sirke, limon, az miktarda kristal kaya tuzu ve sızma zeytinyağı ılave edilebilir.)bol su veya ayran
ara öğün koşul( değil) 15.00)
bir( elma ya da armut1 kase yoğurt
akşam yemeği 18.00-19.00)
3-4( kalem kuzu pirzola ya da avuç ıçiniz kadar bonfile ızgara. Zeytinyağlı enginar ya da 1 tabak taze baklamevsim salatası ve 1 tatlı kaşığı keten tohumu

perşembe
kahvaltı 08.00-09.00)
iki( yumurta ıle hafif ateşte tereyağı ıle pişirilmiş peynirli omlet8-10 tane tuzsuz zeytin 1 avuç ıçi kadar ak peynir1-2 tane çarliston yeşilbiber ya da 1-2 tane salatalıktaze maydanoz ve kırmızıbiberyeşil çay ya da sevilen 1 nebat çayıbir ınce( belirgin) çay bardağı koz ıçi Ekmek( yerine ak peynirle beraber yenebilir. Cevizler, tuzsuz ve mümkünse yeni kırılmış olmalıdır.)
ara öğün koşul( değil) 10.00)
bir( avuç ıçi kadar tuzsuz yerfıstığı ya da badem ıçi Mümkünse( yeni kırılmış olmalıdır)taze limon eklenmiş bol su ya da nebat çayı
öğle yemeği (12.00- 13.00)
bir avuç kadar dana bonfile ya da 3-4 kalem kuzu pirzolasıbir tabak zeytinyağlı pırasa 5-6 tane minik domatesbir kase yoğurt ve 1 tatlı kaşığı keten tohumubol su
ara öğün koşul( değil) 15.00)
bir( küçük portakal veya mevsim meyvesibir avuç ıçi kadar tuzsuz yerfıstığı ya da badem ıçi Mümkünse( yeni kırılmış olmalıdır)
akşam yemeği 18.00-19.00)
balık( ızgara, kırmızı kuru soğan, dilimlenmiş turp ve rokabuğulanmış Brüksel lahanası ve rendelenmiş havuç ya da lahana salatasıbir tabak piyaz ya da zeytinyağlı barbunya

cuma
kahvaltı 08.00-09.00)
iki( yumurta ıle hafif ateşte tereyağı ıle pişirilmiş omlet8-10 tane tuzsuz zeytinbir avuç ıçi kadar peynir Taze maydanoz, tatlı kırmızıbiber ve 1-2 tane salatalıkşekersiz yeşil çay ya da sevilen 1 nebat çayıbir ınce( belirgin) çay bardağı Antep fıstığı Ekmek( yerine ak peynirle beraber yenebilir. Fıstıklar, tuzsuz ve mümkünse yeni kırılmış olmalıdır.)
ara öğün koşul( değil) 10.00)
bir( avuç ıçi kadar koz ıçi Mümkünse( yeni kırılmış)bol taze limonlu su ya da nebat çayı
öğle yemeği (12.00- 13.00)
bir porsiyon şiş kebap Yanında( pide, pilav ve patates yenilmeyecek)taze yeşilbiber, domates, turp, maydanoz, soğan ve sumakbir kase yoğurt ve 1 tatlı kaşığı keten tohumubol su ya da ayran
ara öğün koşul( değil) 15.00)
bir( elma ve avuç tuzsuz yerfıstığı Kavrulmamış( ve mümkünse yeni kırılmış)taze limon eklenmiş su ya da şekersiz çay
akşam yemeği 18.00-19.00)
3-4( kalem kuzu pirzolasımevsim salatası Bütün( salatalara tabii sirke, limon, az miktarda kristal kaya tuzu ve sızma zeytinyağı ılave edilebilir)zeytinyağlı enginar ya da yoğurtlu semizotu salatası

cumartesi
kahvaltı 08.00-09.00)
pastırmalı( yumurta8-10 tane tuzsuz zeytinbir avuç ıçi kadar peynir ve taze maydanoz ya da nane ıle beraber şekersiz yeşil çay ya da sevilen 1 nebat çayıbir ınce( belirgin) çay bardağı Antep fıstığı Ekmek( yerine ak peynirle beraber yenebilir. Fıstıklar, tuzsuz ve mümkünse yeni kırılmış olmalıdır.)
ara öğün koşul( değil) 10.00)
bir( avuç ıçi kadar koz ıçi Mümkünse( yeni kırılmış)taze limon eklenmiş bol su ya da şekersiz nebat çayı
öğle yemeği (12.00- 13.00)
bir porsiyon bonfile ızgarataze yeşilbiber ve domates ya da kuru soğanyoğurt, semizotu ve 1 tatlı kaşığı keten tohumu yağıbol su veya ayran
ara öğün koşul( değil) 15.00)
bir( küçük boy portakal veya elmaşekersiz yeşil çay
akşam yemeği 18.00-19.00)
balık( ızgaradilimlenmiş ak turpbol roka, domates ve taze yeşil soğan ıle hazırlanmış salata Bütün( salatalara tabii sirke, limon, az miktarda kristal kaya tuzu ve sızma zeytinyağı ılave edilebilir)iki kibrit kutusu kadar tahin helvası

pazar
kahvaltı 08.00-09.00)
peynirli( omlet ya da pastırmalı yumurtabir avuç ıçi kadar ak peynir8-10 tane tuzsuz zeytintatlı kırmızıbiber, domates ve salatalıkşekersiz yeşil çay ya da sevilen 1 nebat çayı 1 ınce( belirgin) çay bardağı koz ıçi Ekmek( yerine ak peynirle beraber yenebilir. Cevizler, tuzsuz ve mümkünse yeni kırılmış olmalıdır.)
ara öğün koşul( değil) 10.00)
bir( avuç ıçi kadar koz ıçi Mümkünse( yeni kırılmış)taze limon eklenmiş bol su ya da şekersiz nebat çayı
öğle yemeği 12.00-13.00)
bir( tabak kuru fasulye, bonfile veya biftek 1( avuç ıçi kadar) Yanında( pilav ve patates yenmeyecek)bir tane kuru soğançoban salatası Bütün( salatalara tabii sirke, limon, az miktarda kristal kaya tuzu ve sızma zeytinyağı ılave edilebilir)bol su
ara öğün koşul( değil) 15.00)
bir( avuç tuzsuz yerfıstığı Kavrulmuş( ve mümkünse yeni kırılmış)şekersiz çay
akşam yemeği 18.00-19.00)
balık( ızgarataze yeşil soğan, bol roka ve domatesközlenmiş taze kırmızıbiber

önemli NOT: Her gün akşam saat 19.00-20.00′den sonra meyve ıç hiçbir şey yenilmemeli; bol su, taze limon eklenmiş olarak ıçilebilir ve mümkünse yatmadan evvel 30-40 dakika kadar yürüyüş yapılmalıdır.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın anne sütünün önemine dikkat çeken uyarılarının ardından bebek maması üreten firmalara daha sıkı denetim geliyor. Sağlık Bakanlığı’nın mama üreticilerine gönderdiği yazıda, reklamlarda anne sütünü çağrıştıran ifadelere yer vermemeleri aksi halde cezai işlem uygulanacağı bildirdi.
Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) Başkanı Saim Kerman, HİPP Dış Ticaret Ltd. Şti, Ülker Bisküvi Sanayi AŞ, Mamsel İlaç San. Ve Tic. AŞ, Pfizer İlaçları Ltd. Şti, Kaprikorn Gıda İthalat İhracaat ve Dış Ticaret Ltd. Şti ve Numil Gıda Ürünler San. ve Tic. A.Ş.’ye "Etik Olmayan Tanıtım" konulu birer yazı gönderdi.
Yazıda, son günlerde, ulusal ve yerel bazda yayın yapan televizyon ve radyo kanalları, internet siteleri ve yazılı medyadaki bebek ve devam formüllerinin reklam ve tanıtımlarında, "Bebeğinizin bağışıklık sistemini doğal olarak destekler", "Anne sütü prebiyotiklerinden ilham alarak bağışıklığı güçlendiren tek formül", "Güçlü kemik gelişimi ve sindirim kolaylığı sağlar" gibi mevzuata aykırı sağlık beyanı içeren ifadelerin bulunduğu, hatta bazı firmaların tanıtım amaçlı ücretsiz ürün dağıtımı yaptığı tespitine yer verildi.

KAHVALTI Birinci seçenek: Pudra şekerine batırılmış çilek Taze sıkılmış portakal suyu Omlet
İkinci seçenek: Greyfurt üzerine maraşino kirazı Kızarmış ekmekler üzerinde kırmızı soğanlı, yağsız krem peynirli ve marullu, tütsülenmis somon Taze çekilmiş kahve Üçüncü seçenek: Pankek Taze kiraz Greyfurt suyu Cappuccino
ÖĞLE
Birinci seçenek: Çilek tutkusu çorbası Tam tahıllı peynirli kraker Zeytinyağlı kuşkonmaz salatası Taze armut
İkinci seçenek: Nicoise salatası Tuscan ızgarada sarımsaklı ekmek Yağsız çikolatalı brovni
Üçüncü seçenek Fransız ekmeğinden pizza Zeytin Fındıklı ve kuruyemişli taze elma dilimleri
AKŞAM
Birinci seçenek: İstiridye bienvielle Karışık yeşil salata Haşlanmış armut
İkinci seçenek: Enginarlı sotelenmiş tavuk Parmesanlı sıcak ekmek dilimleri Yeşil salata Çikolataya batırılmış taze kiraz, çilek
Üçüncü seçenek: Tatlı ıstakoz kuyruğu Ispanak salatası Sıcak sandviç ekmeği Düşük kalorili çikolatalı pasta